Turan Hançerli: 2029'a kadar Avcılar’da depremde yıkılma riski taşıyan bina kalmayacak
Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, Avcılar'ın 2029 vizyonunu anlattı. Hançerli, 1999 depreminden bu yana Avcılar'ın yaşadığı sıkıntıları ve kendi döneminde yaşanan gelişmeleri paylaştı. Hançerli, "2029, düştüğümüz yerden kalkacağımız yıl" dedi.
Avcılar Belediye Başkanı Avukat Turan Hançerli, Yeni Soluk Yayın Kurulu Başkanı Hasan Hınıslı'nın sorularını yanıtladı. Hançerli, kendi döneminde kentsel dönüşüm sürecine giren ve hasarlı yapıların hızla dönüştüğü Avcılar'da yaşanan değişim ve gelişimi paylaştı, Avcılar'ın gelecek 8 yıldaki yol haritasını anlattı.
Başkan Hançerli "Bir söz verdik. Bir vizyonumuz var bizim, net vizyonlar. Beni şöyle tanır insanlar: “Turan başkan bir şey söylemişse yapar.” Yapamayacağım şeyin sözünü vermem. Bir söz verdik, bir vizyon belgesi açıkladık. 2029’da Avcılar’da depremde yıkılma riski taşıyan, güvensiz, tabutluk diye tabir ettiğimiz bina kalmayacak" dedi.
Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli röportajının tamamı şöyle:
"ŞUANA KADAR KURTARTIĞIMIZ İNSAN YAŞAMI 40 BİNİN ÜZERİNDE"
- 17 Ağustos 1999 depreminden yaklaşık 20 yıl sonra Avcılar’da nihayet bir sürece girildi. Peki bunun adı kentsel dönüşüm mü, yoksa bina yenileme mi?
Biz bu çalışmayı 'hayat kurtarma' diye ifade ettik, biz hayat kurtarıyoruz. Tabiki bir kanun var, kentsel dönüşüm kanunu. Kentsel dönüşüm; riskli yapıların yenilenmesi, riskli yapıların güvenli hale getirilmesi için çıkarılmış bir kanun. Kaç yılında?; 2013 yılında yürürlüğe girmiş bir kanun.
Peki bu ülkede depremde riskli yapı ne zaman konuşulmaya başlandı? 1999 depreminde sonra konuşulmaya başlandı. Bir de başka ne konuşuldu? Dedilerki; binaların şekli, şemali iyi değil. Ankara’da oldu bu. Havalimanından, protokol yolundan Ankara’ya gelen yabancılar, yolun sağında solunda çirkin binalar görüyorlar, gecekondu vari. Burda da kentsel dönüşüm yapalım, güzel gözüksün dediler. Bir öyle birşey var; bir katlı binalar yerine 10 katlı binalar yapmak… Bir de 99 depremiyle ortaya çıkan, İstanbul’daki yapı stoğunun yarısından fazlasının deprem dikkate alınarak yapılmadığı, binaların güvensiz olduğu, acil ve ivedi bir şekilde yenilenmesi gerektiği yönünde tüm bilim insanlarının net görüş ve düşünceleriyle başlayan bir süreç var. O dönemde hızlı bir şekilde yönetmelikler değişti, mevzuat çıktı, kanun çıktı ve hatta deprem vergisi diye tarif edilen ÖTV devreye girdi yani inanılmaz bir seferberlik başladı. Yıl 1999 ne konuşuluyordu, riskli yapıların yeniden güvenli hale gelmesi. Güçlendirme, yıkıp yeniden yapma, riski yapıyı ortadan kaldırma, güvenli bir yapı inşa etme, evi; yuva haline getirme. Güvenli, sıcak ve huzur içinde yaşanan evler haline getirmenin çalışması. Yıl 2019 aradan 20 yıl geçtikten sonra Avcılar’da belediye başkanı olduktan sonra gerçek sorunlara gerçek çözümler üreteceğim sözü verdiğim için bu kentin gerçek sorunu nedir diye sorduğumda ilk sırada bulduğum şey bu kentin gerçek sorunu insanların korkarak her araba geçtiğinde korktukları, dünyanın herhangi bir yerinde deprem olduğunda, tirtir titredikleri güvensiz yapılarda oturmak, yani deprem korkusu. Bu kentin en önemli sorunu olarak, en yakıcı sorunu olarak önümüze çıktı. Ve gerçek çözüm üretmemiz lazım. Bizim iddiamız bu, siyaseti bunun için yapıyoruz. İşte burada bu binaların mutlaka yenilenmesi gerekir. Riskli binaların yıkılıp güvenli dayanıklı binaların inşası gerekir; işte gerçek çözüm. Ve bunun için 20 yılda niye olmadı, 20 yılda Türkiye’de İstanbul’da neden yapılmadı, Avcılar’da neden olmadı diye baktık, araştırdık, aramalar yaptık, bilim insanlarıyla konuştuk, hocalarla konuştuk, sahadan insanlarla konuştuk. Ben hukukçuyum, çalıştım, biliyorum, dünyayı tanıyan, dünyanın bir çok ülkesine gitmiş; okuyan, yazan biri olarak değerlendirmelerde bulunduk ve bir karar verdik. Bu sorunun bunca yıldır ertelenmesinin çözülememesinin 3 nedeni var diye tespit ettik.
3 temel neden: 1- İmar sorunları. İmar, yenilenmenin ve dönüşümün önünde, hayat kurtarmanın önünde engel. Bu engeli mutlaka ortadan kaldırmamız lazım diye düşündük ve kaldırdık. 8 ay İBB meclisinde oturdum, konuştum, görüştüm.
- Bir de eyleminiz var galiba?
Eylem, oturma eylemi. Oturdum, görüştüm, konuştum. 8 ay uğraştık, çaba sarfettik ve nihayetinde İstanbul Büyükşehir Belediye meclisinden oy birliğiyle çıktı. Yani İmar sorununu; dönüşümün, yenilenmenin, hayat kurtarmanın önündeki temel imar engelini aştık. Ben buradan İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyelerinin tamamına, Avcılar Belediye Meclis Üyelerinin tamamına ve Avcılar Belediyesi’ndeki çalışma arkadaşlarıma ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere, çalışma arkadaşlarına teşekkürlerimi sunuyorum.
2- İmar sorununun dışında bir engel daha var. Bu kentsel dönüşümün, bu yenilenme sürecinin önündeki en büyük engel. Her bina sanki bir şirket gibi ortak. Hem de 2 ortak değil, 3 ortak değil en az 10 ortak. Yani en az 10 aile yaşıyor bir binada. Her aileden 1 kişiyi baz alıyoruz biz. O 10 kişinin uzlaşması lazım, uzlaşma sorunu var. Vatandaş birbiriyle yani kat malikleriyle yani binanın içerisinde ortak yaşayan, binanın çatısını söktüğünüzde bütün binayı ilgilendiren 10 kişinin yan yana gelip aynı kararı vermesi gerekiyor işte bu uzlaşma. Çok zor olduğunu gördük, bunun yapılamadığını gördük. Burda sorun vardı. Sadece 10 kişi de değildi, 10 aile demek en az 30 kişi demekti. Yani eşler arasındaki uyuşmazlıkları gidermeyi düşünün. Bir evde 2 eş arasında yeri geliyor perde rengi seçiminde bile anlaşmazlıklar çıkıyor. 30 kişiyi aynı yöne baktırmak, aynı kararı vermek zor. Olamamış, yapılamamış Türkiye’de; zor bu. Kentsel dönüşüm için bu uzlaşma süreci İstanbul ortalamasında 5 yıl. Peki 5 yıl zamanımız var mı bizim; yok! Biz hızlı yapmak zorundayız, yaptık mı? Vallahi yaptık. Yaptık, uzlaştırdık. Nasıl yaptık… Bir şirket kurduk: AVBEL. Bizim kentsel dönüşümümüzde çok etkin çalışan bir şirket kurduk. (AVBEL Kentsel Yapı Tasarım AŞ). Arkadaşlarım 20 bine yakın insanla yüz yüze görüştü. Bir kişi, iki kişi, on kişi değil 20 bine yakın insan. Benim de katıldığım Avcılar Barış Manço Kültür Merkezi’nde toplantı yapıldı, AVBEL Genel Merkezi’nde, kahvehanelerde hatta yüz yüze olarak evlerde yapıldı bu toplantılar. Avcılar’da uzlaşmayla ilgili çaba gösteren ücretsiz bir yapı oluşturduk. Uzlaşma sorunu var dedik, uzlaşma sorununa çözüm üreten bir sürü ensturman üretttik ve uyguladık.
3- Üçüncü bir sorun daha var; para! ‘Finans’ en önemli meselelerden. Katkı sunmamız lazım dedik. Finansta vatandaşı yalnız bırakmayalım, bırakmamız lazım. Ama yapabileceğimizi yapalım. Benim Merkez Banka’m olmadığı gibi, Avcılar Belediyesi’nin sınırsız kaynakları da yok, para basma yetkimiz yok. Dolayısıyla, yapabileceğimi yapmam lazım diye yola çıktım. Neler yaptım? Neler yapmadım ki… Ekonomiyle ilgili neler yapmadık ki? Vatandaşın ekonomisini yani dönüştürmek isteyen vatandaşın ekonomisini destekleyen neler yapmadık ki. 1- Bu meselenin önemli bir mesele olduğu noktasında yurttaşı ikna ettik. Dolayısıyla vatandaş biraz elini taşın altına koydu. Koy dedik; koydu, güvendi bize. Biz de koyduk. Nasıl koyduk; bir kuruş harç almıyoruz. Harç yok, sıfır harç. Avcılar Belediyesi kentsel dönüşüm kapsamında birebir yapılaşan yapılarda hatta bire bir buçuk yapılaşan yapılarda bir kuruş harç yok, harç almıyoruz. İmar harcı yok, almıyoruz. Bu destek mi? Destek, inanılmaz bir destek… 2- Bakanlığın, kentsel dönüşüm kapsamında sunduğu mali desteklerden yararlanmaları için elimizden geleni yapıyoruz ve yararlandırıyoruz. Yurttaşı gerek kira yardımı, gerekse düşük faizli kredi desteğinden yararlandırmak için her türlü kolaylığı sağlıyoruz, sağladık, yaptık. Başka? Mali bakımdan yardım ettiniz mi? Vallahi yaptık. Ben milletvekili değilim, bakan değilim. Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği bir karar oldu. KDV’yi yüzde 18’den yüzde 1’e düşürdü. Yani bir yurttaşımın binasını yenilemek için bir kalemde yüzde 18 tasarruf sağladı. Harçlar, en az yüzde 10’da ordan tasarruf. Toplam yüzde 28 tasarruf. Bu mali destek değil de ne? Başka? Bakın Avcılar’da eskiden binayı para vererek yıktırırdın. Şimdi para alıyorlar. Katkın var mı başkan? Biz geri dönüşümün önünü açtık, destek olduk. Avcılar’da yıkılan binalardan yıkım ekibi para almıyor, para veriyor. Bu da destek midir? Bu da destek. Azımsanmayacak bir destek. Başka? Yaptınız mı? Yaptık… 1- Rekabetçi bir piyasa oluşmasını sağladık. Avcılar’da rekabetçi bir piyasa oluşmasını sağladık. Rekabetçi bir piyasa olunca ne oldu? Müteahhitin vatandaşla fahiş fiyatlardan iş yapmasının önüne geçtik. Tırnak içerisinde vatandaşın kazıklanmasını engelledik.
- Standart bir metrekare fiyatı çıktı zaten ortaya…
Evet. Ama bunu ben dedim yaptım, şu dedim oldu değil. Zorla değil. Bakın bütün bu yaptıklarımızın, bu başarımızın tabiki tespit, çalışma, azim… Tabiki dedik ya bu işi nasıl yaparız diye baktığımızda da bu işin yapılmasının bu zorlukları aşmanın ilkeleri. Dedik ki uzlaşma olacak. Uzlaşma olmak zorundaydı, gönüllü olacak dedik. Gönüllü olmak zorunda. Kimsenin evini zorla yıkmayacağız dedik. Yıkmadık. Kimseye sen şuraya git buraya git demeyeceğiz dedik. Yani zorunlu değil gönüllü yani yerinde dönüşüm. Niye yerinde biliyor musunuz? Kentsel dönüşümün daha önce başarılı olamamasının nedenlerinden biri de bu. Bu memlekette insanların bazı atasözleri var. Yaşamlarını derinden etkileyen atasözleri var. Atasözleri öylesine çıkmaz ortaya, atasözleri damıtarak, yüzlerce yıllık damıtmayla çıkar ortaya ve çok kıymetlidir. Diyor ki; ev alma komşu al. Bu kentteki bütün insanların bu atasözüne itimatı var mı? Buna uygun davranır mı? Davranır, dikkat eder. Eee vatandaşı komşusundan uzaklaştırırsanız ne der? Ev olmaktan çıkar der. Komşusundan uzaklaştırırsanız ev olmaktan çıkar, uzaklaşmak istemez. O zaman yerinde dönüşüm dedik. Vatandaşın bir de ‘kaybederim’ korkusu var. Yerinde olacak, gönüllü olacak ve hızlı olacak. Bu 3 ilke bize ön ayak oldu, yön verdi ve Avcılar’da kentsel dönüşüm, adına ne derseniz deyin, yenilenme, yeniden yapma, adına ne derseniz deyin bunun gerçek adı ‘Avcılar modeliyle hayat kurtarma’dır. Biz hayat kurtarıyoruz. Ve şuana kadar kurtardığımız insan yaşamı 40 binin üzerinde. İnanılmaz bir rakam. Böyle bir rakam yok. İddia ediyorum Türkiye’nin en iyi ve hızlı kentsel dönüşüm yapan ilçesiyiz.
- Bugüne kadar kaç bina için müracaat edildi, kaç bina dönüşüme girdi ve hedef kaç bina?
Kentsel dönüşüme giren bina sayısı bugüne kadar 1400’ü geçti. Biz ‘Kensel Dönüşüm Müdürlüğü’nü Kasım 2019’da kurduk. Yaklaşık 1 yıl 6 ay oldu. Bundan önceki 7 yılda 600 üzeri, 1.5 yılda da 700’ü aşkın bina kentsel dönüşüme girdi. Bu bir rekor, Türkiye rekoru. Binada ortalama 13-15 daire var bizim ilçemizde. Hesapladığınızda 10 bini aşkın konut oluyor. Toplam 27 bin bina stoğumuz var Avcılar’da. Çok net rakamlar vereceğim size. Bizim 2 mahallemizde imar yok. Yeşilkent ve Tahtakale mahalleleri. Bu iki mahalleye imar gelecek, imar sorunu çözülecek demiştim ya hani? Sorunlar var, çözmemiz lazım. Bir mahallenin yarısı bir mahallenin tamamı imarsız. İmar gelecek. Birini (Yeşilkent Mahallesi) Büyükşehir’de yapıyoruz. Yakın zamanda 1/5000’liği inşallah çözülecek. Diğeri Tahtakale TOKİ’de, TOKİ’nin sorumluluğunda. TOKİ bize yetkiyi vermediği için biz yapamıyoruz. TOKİ’nin yapması için görüşmeler yapıyoruz, bekliyoruz. Onu da zorlayacağız.
Bu mahallelerimizdeki 2000 yılından yani depremden önce yapılmış bütün yapıların yenilenmesi gerektiği yönünde bir kanaatimiz var. Bu sayı 11 bin 893. Bu 11 binin yarısının mutlaka yenilenmesi gerektiği konusunda bir kanaat var. 6 bin binanın mutlaka yenilenmesi lazım. Biz 1400’deyiz. Kaldı 4 bin 600. Bu yılki ilk 5 aydaki rakımımız 400 yenileme. Bu yılın başında biz 1000 hedefi koymuştuk. Bu yılın sonuna kadar 600 bina daha kentsel dönüşüme girecek. Yani 2 bini bulacağız. Kalacak 4 bin bina. Bu yıl için kentsel dönüşüm sürecini hızlandıracak, en önemli ensturman ekonomi, güven ve istikrar. Güvenin olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Biz ekonomik güvensizliğe, istikrarsızlığa, Koronavirüse rağmen bu süreci yürütüyoruz. Eğer bundan 1 yıl önceki 0.80, 0.90 faizlerle enflasyon 10’un altında olsaydı, çok hızlı olacaktı. Şuan, dikkat edin Hasan bey; yaklaşık 1 yılı aşkın süredir, insanlar, hayatında işsiz kalmamış, hayatında hep orta gelir seviyesinde yaşamış… Esnaf; restoran sahibi, berber tabiri caizse 1 buçuk yıldır işsizler, dükkanları kapalı. Evlerine ekmek götüremiyorlar. Bu durumun insanların geleceğe bakıştaki umudunu azalttığı çok aşikar. Olmaz demeyin her şey olabilir diyor. Benim anneanne diye hitap ettiğim, kayınvalidemin annesi var. Bana ‘deniz yanar mı evlat’ derdi. Cevaplardı: ‘İhtimaldir yanar.’ Denizin yanması pek beklenmez fakat bugün için, özellikle Koronavirüsle birlikte her şey olabilir.
- Gerçekten de deniz yanıyor şuanda…
Tabi. Her şey olabilir. Dolayısıyla insanlarda bir kaygı var. Bina yapmak, bir yatırımın altına girmek, bir iş yapmak çok zor, buna rağmen yapıyoruz. Dilerim ülkemizin ekonomisinde bir umut, bir iyileşme olur. Demirin fiyatı 7 bin liradan, gerçek değeri olan 3.500 liralara düşerse biz uçarız. Ama kendi içimizde rekorumuzu kesin ve net bir şekilde kıracağız.
“TURAN BAŞKAN BİR ŞEY SÖYLEMİŞSE YAPAR”
Bir söz verdik. Bir vizyonumuz var bizim, net vizyonlar. Beni şöyle tanır insanlar: “Turan başkan bir şey söylemişse yapar.” Yapamayacağım şeyin sözünü vermem. Bir söz verdik, bir vizyon belgesi açıkladık. 2029’da Avcılar’da depremde yıkılma riski taşıyan, güvensiz, tabutluk diye tabir ettiğimiz bina kalmayacak. 2029. Plansız alanlar, yani Yeşilkent ve Tahtakale mahalleleri dahil. Oraların da plan sorunu çözülecek, oralarda da uzlaşma sorunları aşılacak ve sunabildiğimiz ölçüde ekonomik destekler sürecek. 2029’da güzel insanlar kenti Avcılar, güvenli bir kent olacak. Önümüzde kalan bir 8 yıl. 8 yılda tamamı bitecek.
Gelen zamlar karşısında müteahhitler de zorladalar. Müteahhitle anlaştıkları fiyatlara göre maliyetlerin yüzde 40 arttığı söyleniyor. Bu müteahhitlerin içersinde kurumsal olmayanların bu işle başa çıkması biraz güç olacak. Bununla ilgili bir tedbiriniz var mı?
Şimdiye kadar nasıl yurttaşın, Avcılarlı hemşehrilerimin, komşularımın yanında olduysam, bundan sonra da olacağım. El ele çözeceğiz.
- Bu siyasi bir cevap oldu…
Fakat şunu diyemem. Her bir sözleşme, kat malikleriyle müteahhit arasında yapıldı. Biz açık bir şey ifade ettik, dedik ki; 1- Senet vermeyin 2- Hakediş usulü ödeme yapın.
Avcılar’da bu bilgiler kulaktan kulağa yayıldı. Dolayısıyla müteahhit yaptığı kadar ödeme alacak. Yapmadığı ödemeyi alıp kaçma ihtimali yok. Bir de şöyle bir şey var Hasan bey; her bina en az 10 aileden oluşuyor dedik ya. 10 aileden birinde en az bir ya avukat var ya avukat akraba var ya mühendis var ya da mühendis akraba var. Naptılar, sözleşmelerini özenli ve dikkatli yaptılar, yapıyorlar. Ayrıca burdaki müteahhitlerin çok büyük bir kısmı, kat malikleriyle babadan, dededen tanıdık. Birbirlerini yakın biliyorlar, tanıyorlar.
- Avcılar’ın şuan müteahhit akınına uğradığı da biliniyor…
Tabi, müteahhit gelir. Müteahhite işi ben vermedim, müteahhite işi mal sahipleri verdi. İnce eleyip sık dokudular ve her malik ortalama 10 müteahhitle görüştü, kendince 10 müteahhitten en iyisini seçti. Dolayısıyla ben diliyorum, böyle sorunlar yaşanmayacak. Ve şöyle diyelim, olumsuzu, kötüyü çağırmayalım, gelmesin, bizden uzak olsun.
Ben takip ediyorum, bakıyorum. İnşaatlar hızla yapılıyor, çok hızlı bir şekilde tamamlanıyor. Tabi arada sırada bazı sorunlar olabilir. Bu konuda biz bunların tamamlanması için nasıl çalıştıysak, bundan sonra da çalışacağız.
- İnşaatların çevresindeki asfalt, kilit taşı gibi yapılar zarar görüyor. Bununla ilgili bir yaptırım söz konusu olacak mı?
Bununla ilgili bazı kararlarımız var ve uyguluyoruz. Nedir bunlar? Yıkım ruhsatı verirken, kaldırım taşlarının tamiriyle ilgili bir teminat alıyoruz. Buldukları gibi yapmaları taahhüttünü alıyoruz. Yaparlarsa o teminatlarını iade edeceğiz, yapmazlarsa biz yapacağız, o teminattan yaptırdığımız işin karşılığını keseceğiz, üstü kalırsa iade edeceğiz.
- Sizin bu dönüşüm süreciyle ilgili özellikle söylemek istedikleriniz varsa lütfen...
Avcılar Belediyesi, belki de İstanbul’un Türkiye’nin bugün bile geliri en düşük, nüfusla gelir orantısı en düşük belediyesi. İstanbul’un en düşüğü, 39 belediye içerisinde 38. sırada. Nüfusla bütçe arasındaki oran, İstanbul’un en düşüklerinden biri. Neden? Avcılar’da 1999 depreminde 246 kişi yaşamını yitirdi, yaralananlar oldu, binalar yıkıldı. Avcılar’da o gün 100 bin olan ev 5 bin liralara düştü, insanlar hasar almamış evlerini bile 5 bin TL’ye sattılar gittiler. Avcılar 1999’da çok kötü düştü. Tabiri caizse yere çakıldı, büyük bir kaza yaşadı. Bu düşüş, Avcılar’ın ekonomisini de, belediyenin ekonomisini de düşürdü. Bir de bunların hesaplanmaması, öngörülmemesi, iyi yönetilmemesi üzerine gelince Türkiye’nin belkide kayda değer borçlu belediyelerinden birini devraldık.
“2029 DÜŞTÜĞÜMÜZ YERDEN KALKACAĞIMIZ YIL”
Şimdi, Avcılar son 2 yıldır hızla değer kazanıyor. Gayrımenkuller artıyor, daireler artıyor, hızla değer kazanıyor. Bu oranda Avcılar belediyesinin gücü de artacak, Avcılar Belediyesi de güçlenecek, güçleniyor. İnanılır gibi değil ama Türkiye’de ilk 10’da çıktığı bir sürü araştırma var. Türkiye ikincisi olduk, pandemi sürecinde yapılan araştırmalarda. Türkiye ikincisi, İstanbul birincisi. Nazar değmesin diye söylemiyorum. Birçok araştırmada ileri sıralarda yer aldık. Bizim için gurur verici, inanılmaz mutluyuz. Ve bu kadar başarılı olmamızı benim ve çalışma arkadaşlarımın özverili çalışmasıyla elde ettik. Hızla yükseliyoruz. 2029 yılı, düştüğümüz yerden kalkacağımız yıl. 1999’un 30. yılında düştüğü yerden ayağa kalkacak Avcılar. Şuan doğruluyor, güçleniyor. Belki 2029’u da beklemeyiz ama güvenli yapı 2029. Peki ne olacak? 1999’dan çok daha iyi bir konuma gelecek. 1999’dan önceki görkemini eskiler bilir. İstanbul’un en güzel ilçesi, Kadıköylülerin Bodrum’u.
- Geçmiş dönemdeki İETT kampı, yazlıklar, denize girilen yıllar…
Dolayısıyla Avcılar bir yanı deniz bir yanı göl, muhteşem bir kent. Şimdi, 2029’da Avcılar, 99’dan önceki ihtişamından da ihtişamlı, güçlü bir yapıya kavuşacak. Çünkü 1999 öncesi sahte bir güçlülük varmış. Çünkü yapılar güçlü değilmiş, binalar sağlam değilmiş, çünkü canlarımızı aldı. Dolayısıyla biz 2029’da güven içerisinde oturulan, depremden korkmayan insanların yaşadığı bir kenti inşallah inşa edeceğiz. Çokça kentsel dönüşüm, çokça dayanıklı yapı, çokça güvenli yapı konuştuk. Bu çünkü önemli konumuz. Peki başka çalışmalar yapıyor muyuz? Tabiki. Sosyal belediyecilikte, sosyal hizmetlerde iddialıyız. İstanbul’da ilk 3 gireriz. Teknoloji kullanımında iddialıyız gireriz üçe, bütçe yönetiminde iddialıyız gireriz ilk üçe. İklim, yeşil ve doğa çalışmalarında iddialıyız belki de birinci oluruz, gireriz ilk üçe. Bu alanlarda da çok başarılı çalışmalar yapıyoruz. Kültür sanat çalışmalarında kent insanlarına sunduğumuz hizmetlerde oldukça başarılı çalışmalar yürüttük. Ben tüm çalışma arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Koronavirüs döneminde sağlıkçılardan sonra en aktif ve fedakarca çalışan hangi kurum diye sorarsanız belki de belediyelerdir.
- Türkiye’nin birçok belediyesinde, belediye çalışanlarının büyük bir kısmı Koronavirüsü atlattı…
Avcılar Belediyesi’nde çok ciddi bir Koronavirüs vakası olmadı. Yüzde 10’lar düzeyinde oldu diyebilirim. Çok aktif çalıştık. Herkese ‘evde kal’ dedik, evde kal diyen ve bunun kontrolünü yapan bizim zabıtamız. Evde kal dedik, sokak hayvanlarını besleyen bizim arkadaşlarımız. Evde kal dedik, evlerin önündeki temizlik hizmetini yapan bizim arkadaşlarımız. Evde kalmayı fırsat bildik, yollarımızı yaptık. Ağaç budama yaptık, ihtiyacı olan insanlaramıza yemek taşıdık.
- Çok teşekkürler sayın başkan…
Ben teşekkür ederim.
Yorum Yap