Suriyeliler için 100 bin ev diyen iktidar, yükselen ev kiraları için duyarsız kalıyor!

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, “İktidar İdlib’te Suriyeliler için 100 bin adet briket ev projesi için konut teslim törenleri düzenlerken, Türk vatandaşlarının konut, kira, barınma sorunlarını duymazlıktan-görmezlikten gelerek tam bir duyarsızlık sergiliyor” dedi.

Toprak, “Açıklanan nisan enflasyonuyla birlikte mayıs ayında kira artış oranı resmi olarak yüzde 34,46 düzeyine ulaştı. İşsizlik ve enflasyon artışı toplamından oluşan Sefalet Endeksi (SEN) uygulanan ekonomi politikalarıyla 8 ayda yaklaşık üçe katlandı. Buna karşı CB Erdoğan’ın ‘sabır ve şükür’ dışında bir çözümünün olmadığı görülüyor. Enflasyonu düşürme iddiasıyla eylül ayında faiz indirimleri başlatıldığında 31,88 puan olan SEM, 80,67 puana yükseldi!” ifadelerini kullandı.

CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak yazılı olarak yayımladığı açıklamasında şunlara yer verdi…

SGK EMEKLİSİNE YAPILAN ZAM 4 AY İÇİNDE ERİDİ

Ev sahibi-kiracı davalarında patlama yaşanıyor. Mayıs ayında resmi kira artışı yüzde 34,46! Bunun anlamı mayısta süresi dolan örneğin bin liralık bir kira kontratının 1350 TL’ye çıkmasıdır. Yılbaşında on milyonlarca memurun, SGK emeklisinin aylıklarında yapılan artış yüzde 30 idi. Oysa TÜİK rakamlarıyla ocak-nisan dönemi dört aylık enflasyon artışı toplamı yüzde 31,71! Ücretliler ve emekliler an itibarıyla dört ayda enflasyona yenik düşürüldükleri gibi eksideler.

Daha önce de vurguladığım gibi gıda fiyatlarında yıllık yüzde 80’i aşan enflasyon artışıyla açlık ve gıda krizi gündemin öncelikli başlığı haline gelirken, bir de hızla acil çözüm bekleyen barınma krizi söz konusu.

İktidar İdlib’te Suriyeliler için 100 bin adet briket ev projesi için konut teslim törenleri düzenlerken, Türk vatandaşlarının konut, kira, barınma sorunlarını duymazlıktan-görmezlikten gelerek tam bir duyarsızlık sergiliyor.

İzlenen ekonomi politikalarının hızlandırdığı toplumsal çöküş ve sefalet artışı hayatın her alanında kendisini gösteriyor. Enflasyon ve işsizlik oranı toplamından oluşan Sefalet Endeksi’nin (SEN) üçe katlanması bunun en somut göstergesi. Geçen yılın nisan ayında yüzde 17,14 olan enflasyon ve yüzde 13,4 oranındaki işsizlik ile toplamı 30,54 puan olan SEN, iktidarın ‘nas’ iddiası ve ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ teziyle eylül ayında başlattığı faiz indirimleri sonrasında tırmanışa geçti.

HER GEÇEN GÜN TOPLUMSAL SEFALET ARTMAKTA

Eylül ayında yüzde 11,3 işsizlik ve yüzde 19,58 oranıyla 31,88 puan olan SEN, uygulamaya konulan yeni ekonomik model safsatasının ardından sekiz ayda yüzde 69,97’ye fırlayan enflasyon ve yüzde 10,7 olarak açıklanan resmi işsizlik oranıyla 80,67 puana tırmandı.

Hiçbir bilimsel temeli olmayan iktidar politikalarıyla her geçen gün toplumsal sefalet artmakta, ülkemiz fakirleşmektedir. İktidar ve ekonomi yönetimi, bu gerçekleri görmezden gelerek yalan ve sanal ekonomik başarı öyküleriyle üçe katlanan sefaleti gizlemek istiyor!

8.Kayıtlı çiftçi sayısı yüzde 13 oranında gerileyerek 500 binin altına indi. AK Parti iktidara geldiğinde bu sayı 2 milyon 588 bin idi. Tarım alanları ise 2002’de 26 milyon 579 bin hektar iken 2020 sonu itibarıyla 23 milyon 136 bin hektara geriledi. Resmi kayıtlarda nadas olarak görünen yani ekilmeyen tarımsal alanlar 3 milyon 173 bin hektar. İktidarın tarım ve hayvancılık politikaları çiftçiyi ve besiciyi üretimden uzaklaştırıyor!

Ülke tarım ve hayvancılığındaki tablo hızla kötüleşiyor ve bu alandaki kriz derinleşiyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’ne bağlı oda başkanları seslerini iktidara duyurmaya çalışırken, tarım ve hayvancılıkta üretimi sürdürmenin adeta kumar oynamaya benzediğini, iktidarın sürekli değişen politikaları, destekleme primlerinin yetersizliği, bütçeden tarıma ayrılan kaynakların enflasyon ve artan maliyetlerle hızla erimesi sonucunda ayakta kalmalarının imkânsız hale geldiğini ilan ediyorlar.

EKİLMEYEN TARIM ALANLARI 3 MİLYON 173 BİN HEKTARA ULAŞTI

Ülke tarım ve hayvancılığındaki üretimden kopuş süreci Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü verilerine de net şekilde yansıyor.

AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılsonunda ekili tarım alanları 26 milyon 579 bin hektar iken, 2020 sonunda 23 milyon 136 bin hektara gerilemiş. Bakanlık istatistiklerinde nadas olarak görülen, yani ekilmeyen boş bırakılan tarım alanları ise 3 milyon 173 bin hektara ulaşmış.

Diğer yandan sosyal güvenlik kapsamında kayıtlı çiftçi sayısı da AK Parti iktidarları boyunca kesintisiz şekilde gerilemiş. 2002 yılında başlatılan Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı çiftçi sayısı o dönemde 2 milyon 588 bin iken, bu yılın ocak ayı itibarıyla bir önceki yıla göre yüzde 13 daha gerileyerek 493 bine inmiş. İlk kez kayıtlı çiftçi sayısının 500 binin altına inmesi, 20 yıllık AK Parti iktidarları boyunca uygulanan tarım ve hayvancılık politikalarıyla neredeyse 2 milyon çiftçinin üretimden, sistemden uzaklaşması, kopması anlamına geliyor. Bu vahim ve sürdürülemez tablo daha önce de ısrarla gündeme getirdiğim gibi acil bir tarım-hayvancılık eylem planı, destek programı, kırsal yaşamı teşvik ve destek paketleri yürürlüğe konulmadığı takdirde üretimsizlik, açlık, kıtlık sorunuyla karşılaşacağımızı gösteriyor.

ENFLASYON KDV İNDİRİMLERİNE RAĞMEN YÜZDE 90’A YAKLAŞTI

Yüzde 70’e varan enflasyona rağmen tarımsal ve hayvansal üretimdeki hemen hemen her üretim girdisinin maliyetinde yüzde 200-300’e varan artışlar söz konusu. Resmi enflasyonun yüzde 70 düzeyinde olmasına karşılık gıda enflasyonunun yapılan KDV indirimlerine rağmen yüzde 90’a yaklaşmasının ardında bu gerçekler yatıyor.

Son olarak Et ve Süt Kurumu ile Ulusal Süt Konseyi geçen hafta aldığı kararla çiğ sütün litresine 15 Mayıs’tan geçerli olmak üzere yüzde 30 zam yaparak, 5,75 TL’den 7,5 TL’ye yükseltirken, süt üreticisine verilen destekleme primi ise 1 liradan 20 kuruşa düşürüldü. Bu hangi akıl ve mantıkla alınan bir karar? Et ve süt üreticisi bu şartlarda niye besicilik yapsın? Süt üretiminin gerilemesi, süt veren hayvanların bu fiyat ve destekleme politikalarından ötürü hızla kesilmesinden kaynaklanıyor. Ancak iktidar tüm bunları görmezden gelerek çiftçiyle, besiciyle alay edercesine bütçeye koyduğu komik tutardaki destekleme ödeneğiyle adeta ‘üretme’ diyor! 

İktidarın politikalarıyla dört ayda devletin ana para borcu yüzde 13 artarken faiz ödemelerinin yüzde 119 artması, hiçbir yeni borçlanma yapılmasa bile devlet hazinesinin 1,7 trilyonu aşan bir faiz yükü altına sokulduğunu, bu yükün katlanarak artacağını, bütçede tarıma, hayvancılığa daha fazla kaynak ayrılmasının söz konusu olamayacağını gösteriyor. 2022 bütçesinde tarım desteklemelerine ayrılan ödeneğin sadece 25,8 milyar TL ile faiz borcu yanında deryada damla bile olmaması, iktidarın tarım ve hayvancılığa karşı duyarsızlığının kanıtı!