YSK, CHP 22'nci Olağanüstü Kurultayı'na ilişkin iptal talebi reddetti
Seviyorum bu şehri
Her zamanki yoğun sabah trafiğinde sıkışıp kalmıştı kadın. Neyse ki radyo programı imdadına yetişiyordu. Bazen de gökyüzünün göz alıcı renkleri ile avuturdu kendini.
Mademki her gün bu yol gidilecek, bir şekilde sevmeye çalışmak lazım diye düşünürdü.
O sabah da yine aynı ruh hali ile trafiğin açılmasını bekliyor, milim milim ilerleyen arabasının içerisinden etrafa bakıyordu.
Birden müziğin ritmine kapılarak kendini kamyonun penceresinden dışarı atmış o neşeli eli gördü. İçini bir neşe kapladı.
Bazen kendisi de arabanın direksiyonunda ritim tutardı. Ama bu daha farklıydı. O hantal kamyondan uzanan sadece bir kol ve bir eldi dans eden.
Sahipsiz gibi duran ve hiç de oraya ait değilmiş gibi.. Kadın “seviyorum bu şehri” diye geçirdi aklından…
Gün boyu aklına geldikçe gülümsedi kadın.
Böyle günlerde daha keyifli olurdu çalışmak. Gün nasıl geçti anlamadı. Çıkma vakti gelmişti. Akşam oluyordu. Ama gün devam ediyordu.
İş yerinden çıktı. Arabasını metro durağının yakınlarındaki otoparka bıraktı. Hızlı adımlarla metro durağına doğru yürümeye başladı. Hava kararmak üzereydi. İnsanlar telaşla bir yerlere yetişmeye çalışıyorlardı. Kimi evine, kimi arkadaşları ile iş çıkışı bir şeyler içmeye…
Bir şekilde herkes bir yerlere gidiyordu. Kadın karşıya geçecekti. Bir toplantıya yetişmeye çalışıyordu. Ve o anda karşıdan gelen adamı fark etti. Koyu renk bir mont giymiş, montun yakasından kravatı görünen, gözlüklü, orta yaşlarda, ciddi görünümlü bir adam. Hızlı hızlı yürürken elleri ile hayali bir bateri çalıyordu.
Kadın sabahki eli düşündü yeniden. Ve şimdi karşısından gelen adamın ellerini.
Her iki durumda da eller çok yabancı duruyordu bulunduğu ortama.
Kadın yine kendi kendine gülümsedi.
Bu şehir hep şaşırtıyordu kadını ve eğlendiriyordu da. Tüm o koşuşturmanın, telaşın içinde hayata gülümseyen eller gibiydi hayat.
Ve bu şehir, sıkılmış, telaşlı yüzlerin dans eden elleri gibiydi sanki. Sıkılmış insanların, özgür ve eğlenmeyi seven elleri…
Yağmura, bulutlu gökyüzüne rağmen bahar yüzünü bu ellerle gösteriyordu. Tıpkı bulutların arasından süzülen güneş ışınları gibi…
Yorum Yap