Narın içindeki gizli hazine

Türkiye ‘Gezegeni Beslemek, Yaşam için Enerji’ başlıklı Expo Milano 2015’e “Geleceğin Gıdası İçin Tarihin İrdelenmesi” temasıyla katılıyor…

Müge Akgün,  Expo Milona 2015’i ve Anadolu’nun saklı hazinesi narı yazdı. İşte Müge Akgün’ün Radikal’de yer alan ‘Anadolu’nun saklı hazineleri narın içinde’ başlıklı yazısı:

Katılıyor, çekildi, İtalya üzüldü, ikna etti, tekrar katılım sözleşmesi imzalandı gidiyor derken Türkiye nihayet Expo Milano 2015’de hazırlıkların son aşamasına geldi.

Belki küsüp çekilmek iyi bir karar değildi ama galiba bu naz biraz işe yaradı. 4 bin metrekarelik alanla Türkiye Pavyonu, Expo’nun en büyük 5. pavyonu.

Ancak öte yandan diğer ülkeler en az iki yıldır Expo’ya hazırlanırken Türkiye çalışmalara bu yılın başında 12 Ocak’ta başlayabildi. Kültür olarak her şeyi yumurta kapıya sıkışınca yapmaya alışkın olduğumuz için hiç şüphe yok ki açılışa yetişeceğiz. Ekonomi Bakanı Müsteşarı İbrahim Şenel’in söylediği gibi her şey 30 Nisan’da hazır olacak.

Benim için 165 yıldır farklı temalarla dünyanın farklı kentlerinde yapılan bu uluslararası fuarın en büyük önemi bu kez konseptin “Feeding the Planet, Energy for Life / Gezegeni Beslemek, Yaşam için Enerji” olarak belirlenmesi.

EXPO 2015 Milano’ya katılan 145 ülkenin gıda ve beslenme konularına yaklaşımını, geleceğe dair planlarını, felsefelerini görme fırsatını bulacağız. Kültürel ve tarihi birikimlerin paylaşılması tabii ki önemli ama şu an insanlığın ihtiyacı sürdürülebilir ve yaşanabilir bir dünya hedefi için işbirliği ve ortak bir vizyon oluşturmak.

“Bakın biz geçmişte nelere sahiptik, nasıl bir kültürümüz uygarlığımız vardı” yerine bugün toprağımızdan ürünlerimize elimizdeki zenginliklerle dünya için neler sunabileceğimizi ortaya koymamız lazım.

Çünkü EXPO Milano’nun amacı dünyayı beslemek, yaşam için sürdürülebilir enerji, gıda güvenliği ve sağlıklı gıdaya ulaşma gibi konularında küresel bir paylaşım platformu oluşturmak.

Türkiye pavyonunun gıda ve beslenmede sürdürülebilirliğin sağlanması ve çeşitliliğin korunması temasına odaklanması çok yerinde bir yaklaşım olacaktır.

Türkiye, organizasyona “Geleceğin Gıdası İçin Tarihin İrdelenmesi” teması ile katılıyor. Hedef gıda ve beslenme konusunda 12 bin yıllık tarihimizin getirdiği tüm öğretiler ve zenginliklerle dünyanın geleceğine katkı sağlamak. Sembol olarak da ‘nar’ seçilmiş.

Nar, birçok kültür ve dinde hem bereketin hem tekliğin hem çokluğun simgesi. Böyle bakınca da nar, tarımın başladığı, Anadolu ve yakın coğrafya topraklarında süregelen 12 bin yıllık uygarlık kadar farklı kültürlerin bir arada yaşadığını da anlatan en uygun simge.

Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden esinlenerek tasarlanan Türkiye pavyonu, binlerce yıl geriye uzanan gıda ve beslenme mirası ve zenginliği açık, yarı açık ve kapalı olmak üzere 3 ana bölüm ve birbirinden farklı, 7 haznede sergileyecekmiş. Haznelerin 5’i, tematik sergi ve etkinliklere, diğer ikisi de Türk restoranı ve hediyelik eşya bölümü ayrılmış.

Sarayların kubbe ve kule mimarisi, kemerler, köprüler, çınar altı kültürü, çeşmeler, kerpiç evler, geleneksel Türk evleri, medreseler, toprak, kerpiç, cam, seramik, bakır, çelik ve ahşap kullanarak oluşturulan pavyonun maketi oldukça etkileyici.

Gerçeği mutlaka daha etkileyici olacaktır. Ama yazının başında söylediğim gibi zarf kadar mazruf da önemli. Bu yüzden de Müsteşar Şenel’in “Tüm bu zenginliklerimizi “daha güzel ve yaşanabilir bir dünyanın kurulması, sürdürebilir gıda ve beslenme politikalarının hayata geçirilmesi” amacıyla tüm insanlıkla paylaşma şansını yakalayacağız” hedefinin gerçekleşmesini içtenlikle diliyorum…