Loğoğlu, “AKP, Türkiye’yi IŞİD’in oyuncağı haline getirdi”

Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu, IŞİD’in Musul konsolosluğu baskınıyla ele geçirdiği, 101 gün sonunda örgüt ile yapılan görüşmeler sonucunda Türkiye’ye getirilen aralarında diplomat, çalışan ve ailelerinin bulunduğu 49 rehine hakkında görüşlerini paylaştı.

 

Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu, IŞİD ile rehine kriziyle ilgili, “Terör örgütüne verilmiş olan sözler varsa, Türkiye üzerinde sürekli bir tehdit havasının esmesine neden olacak. AKP Hükümeti, Türkiye’nin gücünü bir terör örgütünün oyuncağı haline getirerek onarılması mümkün olmayan bir gaflete düşmüştür” dedi.

Loğoğlu, 11 Haziran’da konsolosluğun İslam Devleti örgütü tarafından basıldığını, 46 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ile 3 Irak vatandaşının rehin alındığını, rehinelerin 20 Eylül’de özgürlüklerine kavuştuklarını hatırlattı.

Bu konuda duydukları sevinci aktaran ve emeği geçenlere teşekkür eden Loğoğlu, “Ancak rehine olayın hepimizi rahatlatan bir şekilde sonuçlanması yanıtlanması gereken birçok sorunun sorulması gereğini de ortadan kaldırmamaktadır” diyor.

Loğoğlu bu görüşleri şöyle sıralıyor:

-11 Haziran 2011 tarihine kadar olan süreç-

“IŞİD’in ilerleyişi karşısında Musul Valisi’nin bile kenti terk ettiği bir ortamda Başkonsolosluk tahliye edilmemiştir. MİT’in değerlendirmeleri, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin zamanın Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na telefonla müteaddit uyarılarının dikkate alınmadığını göstermektedir. Davutoğlu, kendi sorumluluğunu unutturmak için ‘tahliye talimatı verdim, zamanlamayı ise Başkonsolosa bıraktım’ demiştir. Bu söylem AKP’nin fahri sözcülerinden biri tarafından ‘gazeteci’ sıfatıyla detaylandırılarak tekrarlanmış, neredeyse Başkonsolos suçlu gösterilmeye çalışılmıştır.

-“Rehine olayının asıl sorumlusu Davutoğlu’dur”-

Davutoğlu’nun bu iddiası yakışıksızdır ve doğru değildir. Çünkü Musul’un olağanüstü durumu ve baskın tehdidinin yakın ve kaçınılmaz olduğu bir ortamda konsolosluğun tahliye kararı misyon şefinin, yani Başkonsolosun takdirine bırakılmaz/bırakılamaz, derhal uygulanması talimatı verilir. Bu yapılmamıştır. Dolayısıyla, rehine olayın asıl sorumlusu Davutoğlu’dur.”

-“İstihbarat zafiyetinden hakan fidan sorumludur”-

“IŞİD’in yarattığı tehlikenin iyi değerlendirilememesi, yani istihbarat zafiyetinin de bu olayda önemli rolü olmuştur. Bu konuda da MİT Müsteşarı sorumludur. İçli dışlı olunan bir terör örgütü, açık hedef haline geldiği herkesçe malum olan bir diplomatik temsilciliğinizin kapısına yüzlerce silahlı adamla ansızın dayanabiliyor ve sizin istihbarat örgütü olarak bundan haberiniz olmuyorsa, görevinizi yapamıyorsunuz demektir.”

Loğoğlu, 20 Eylül günü, yani rehinelerin Türkiye’ye ulaştığı gün yaşananları ise şöyle değerlendirdi:

-20 Eylül günü yaşananlar-

“Sınırımızın hemen öte yanında diplomatlarımızın ve diğer görevlilerimizin 101 gün boyunca rehin tutulabilmesi, bu konuda AKP Hükümetleri’nin hareketsiz kalması, rehine yakınlarını susturması ve yayın yasağı koyarak olayı karartmaya çalışması ulusal onurumuzu yaralamıştır.”

-Davutoğlu’ndan “pes artık, bu kadar da olmaz” dedirten görüntüler-

“Bu zorlu dönemden sonra vatandaşlarımız Türkiye’ye getirildiklerinde Başbakan Davutoğlu’nun insana ‘pes artık, bu kadar da olmaz’ dedirten, kurtarıcı edasıyla yaptığı açıklamalar ve verdiği görüntüler ise ucuz siyasetin vicdansız ve yüz kızartıcı örnekleri olarak belleklerimize kaydolmuştur.”

Rehinelerin sağ salim ülkemize dönmeleri Davutoğlu ve MİT’in bu konudaki sorumluluklarını örtemeyecektir. Medyaya sürekli olarak bu iki sorumluya ilişkin servis edilen güzellemeler veya açılan tebrik telefonları sonucu değiştirmeyecektir. Gün gelecek, asıl sorumlular ortaya çıkarılacaktır.

-“Rehinelerin hangi koşullar karşılığında serbest bırakıldıkları zamanla ortaya çıkacak”-

Öte yandan, IŞİD’e yakın siteler Türkiye ile IŞİD arasında varılan “mutabakat” sonucunda rehinelerin bırakıldığını söylemektedirler. Davutoğlu ve medyadaki sesleri bu iddiaları yalanlamaktadırlar. Bu bağlamdaki gerçekler de zamanla ortaya çıkacak ve rehinelerin hangi koşullar karşılığında serbest bırakıldıklarını halkımız öğrenecek ve görecektir. “Operasyon”, “görüşmeler” gibi çelişkili ifadeler kullanılarak rehinelerin nasıl kurtarıldıkları konusunda bile kamuoyu aydınlatılamamıştır.

-“IŞİD, AKP Hükümetini sindirmiş olabilir”-

Dikkat edilirse, 20 Eylül günü Davutoğlu’nun dini temalarla süslediği konuşmasında IŞİD’e karşı edilmiş tek bir kelime yoktur. Davutoğlu, her zamanki hamasi ifadelerini, ‘hesabını sorarız’, ‘gücümüzü test etmeyin’ bile kullanmamıştır. Bu durum, IŞİD’le bir pazarlık yapılmış ve IŞİD’in AKP Hükümeti’ni sindirmiş olabileceğini göstermektedir.”

-“AKP, Türkiye’nin gücünü bir terör örgütünün oyuncağı haline getirmiştir”-

Loğoğlu, zete’ye yaptığı açıklamaları şöyle sonlandırdı:

“Rehine krizinin Türkiye’deki sorumluları zaman içeresinde mutlaka hesap vereceklerdir. Rehinelerin serbest bırakılması karşısında terör örgütüne verilmiş olan sözler varsa, bu sözler Türkiye’nin güvenlik ve huzuru üzerinde sürekli bir tehdit havasının esmesine neden olacaktır. AKP Hükümeti, Türkiye’nin gücünü bir terör örgütünün oyuncağı haline getirerek onarılması mümkün olmayan bir gaflete düşmüştür.”