Kim korkar koronadan

Sevgili okurlarım,

Hiç duygularınızın kontrolünü kaybettiğiniz ve daha sonra pişmanlık duyduğunuz bir an oldu mu? Hiç kendinizi kaptırıp daha sonra pişman olduğunuz şeyler söylediniz mi? Ya da, hiç beyninizi kontrol eden bir duygunun sizi ele geçirdiği oldu mu? Cevabınız evet ise hayatınızın bir döneminde Amigdala bozukluğu yaşamış olabilirsiniz.

Peki nedir bu Amigdala?

Yunanca kökenli ve 'badem çekirdeği' anlamında bir kelime. Şekli gerçekten bir bademe benzeyen ve beyin yapımızın alt tarafındaki iki tane badem şeklindeki ufak gri yapılar. Bize genel olarak duygu hafızası kazandıran parça. Aynı zamanda da hem endorfin hem de adrenalin salgılanmasını sağlayarak bize farklı şeyler yaptıran mucizevi parça. Önemli bir görevi var aslında. Beynin korku ve duygulara yönelik ana kontrol noktası. Bir kişinin bir şeye veya birine aşırı tepki vermesi. Buna Amigdala kaçağı da deniliyor. Bellek, karar verme ve korku, agresiflik gibi duygusal süreçlerin kontrolünde çok önemli rol alır ve beynin her iki yarımküresinde de bulunur.
Amigdalanın en önemli görevi duyguları kodlamak, yorumlamak ve depolamak. Amigdalanın çalışmaması halinde kişi hiçbir şeyden korkmaz. Bu durum hayatı büyük tehlikeye atabilir. Örneğin pandemi günlerinde maske takmayan, kuralara uymayan kişiler Amigdala sayesinde kendisini özel ve ilahi bir güce sahip görür. “ Bana bir şey olmaz, virüs bana bulaşmaz…” İşte buna Amigdala kaçağı denilir. Amigdala kaçağını şu günlerde çok görmekteyiz.
Salgının başladığı günden bugüne maske ve hijyene çok dikkat etmek gerekiyor. Kovid hastaları bilinci yerinde olmasına rağmen nefes alamadıkları için boğulma hissi yaşıyor. Eylül ayında yoğun bakıma giren bir hasta daha yeni taburcu edilebilecek seviyeye gelebilmiş. Hastaneye giderim hemen tedavi olurum, diye bir şey yok bunu, unutun.
Kovid-19 tanısı alanların çoğunun daha önce hastalığı önemsemeyen ve tedbir almayan insanlardan oluşuyor. Eyvah dediklerinde çoktan koronavirüse yakalanmış oluyorlar. Acil servisin içi, 'bana virüs bulaşmaz' diyen insanlarla dolu. Çoğu kişiden bu kelimeleri duyarız. ‘Bana bir şey olmaz’. Genellikle kişi sağlıklı iken bunları söyler. Sigara içen birine, ‘içme’ dediğinde ‘bana bir şey olmaz sen merak etme’ der. İnce giysilerle soğukta gezen, kirli ortamlarda çalışan bir kişi uyarıldığında genellikle aynı cevabı alırsınız.
Bu koronavirüs için de geçerli.
Sokaklara baktığımızda bazı kişiler sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranır. Maske takmazlar, kalabalık ortama girerler ve toplu olarak sohbet ederler. Dünyada ve ülkemizde koronavirüs nedeniyle bu kadar hasta ve ölü varken yine de umursamazlar. Ancak bu kişiler hastalandıklarında telaş ve korku içine girerler. Önerim, bu duruma gelmeden herkesin dikkatli olması. Çünku şiddetli ve süregelen bir stres ve travma, beyinde Amigdala bölgesinin baskılanmasına ve insanların önlerindeki tehdidi algılama ve bu tehdide karşı pozisyon alma yetilerini dondurmakta.

Koronavirüsten etkilenmemeniz veya hafif atlatmanız için önlemlerin yanında vücut direncini de kuvvetlendirmek gerek.

Vücut direnci nasıl kuvvetlendirilir?

-Bol sıvı tüketmek
-Taze sıkılmış meyve suyu almak
-Mümkünse streste uzak durmak
-Sık sık spor yapmak
-Düzenli ve bilinçli beslenmek
-Düzenli uyku

Bunlara dikkat ederseniz ve önlemlerinizi alırsanız korkmanıza gerek yok. Yakalanırsanız bile yüksek oranda hafif atlatırsınız ve kimseye de bulaştırmazsınız.
Genellikle her şey insanın kendi elinde. Dikkatli olursanız sağlıklı yaşarsınız.