Kılıçdaroğlu: ‘Şiddeti hiçbir zaman savunmadık’

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu yönetimi Türkiye Cumhuriyeti hak etmiyor. Kendi topraklarını bırakıp kaçan bir hükümet bugüne kadar bizim tarihimizde hiç olmadı” dedi

-“Yapmamız gereken demokrasiyi, özgürlüğü, özgür medyayı savunan bir yeni yönetim anlayışını Türkiye’de iktidar yapmaktır. Biz buna hazırız ve 4 yıllık süre istiyorum. 4 yıl. 4 yılın sonunda demokrasimiz, özgürlük anlayışımız batı standartlarına gelmiş. İnsanlar sokaklarda özgürce gezebiliyorlar. Dış politikamızı tepeden tırnağa değiştireceğiz bütün komşularımızla barış ve huzur içinde yaşayacağız. 4 yılda ben bunların tamamını yapabilirim. Bu özgüvenimiz var. Çünkü ben 27,5 yıl devletin en kritik noktalarında çalıştım. Bir devlet nasıl yönetilir bunu gayet iyi bilirim. Belediyeyi yönetmedim devletin yönetiminde bulundum ben”

“Bütün demokrasi güçlerinin CHP’ne destek vermesini istiyoruz. Bizim kurumsal kimliğimiz, kurumsal kapasitemiz, tarihimiz, demokrasiye ve  uygarlığa bakışımız böyle bir desteği hak ettiğimizi gösteriyor”

-“İdris Naim Şahin İçişleri Bakanıydı. Geçenlerde, “İstanbul’da belediye otobüsüne Molotof kokteyli atan kişi MİT görevlisiydi” dedi. Genç bir kızımız orada yanarak öldü. Molotof kokteyli atan kişinin MİT görevlisi olduğunu söyleyen ben değilim. Emniyet Genel Müdürü de değil. Bu ülkenin İçişleri Bakanı söylüyor bunu. Şimdi hepinize soruyum, gazetecisiniz molotof kokteyli atmak suç mu? Suç. Tutuklanan gözaltına alınan oldu mu? Hayır. O kişinin kimliği biliniyor mu? Evet biliniyor. Siz bütün bunları görmezlikten geliyorsunuz, biz iç güvenlikle ilgili yasa getiriyoruz CHP de buna karşı çıkıyor diyorsunuz. Yalan,  şiddet savunulur mu? Şiddetin olduğu yerde demokrasi, özgürlük, insan hakları, kadın erkek eşitliği olabilir mi? Olmaz, biz özgürlüğü savunuyoruz.”

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Bursa Çağdaş Gazeteciler Derneği üyeleriyle başta içgüvenlik  yasa tasarısı olmak üzere sorularını şöyle yanıtladı;

Soru- İç güvenlik yasa tasarısıyla ilgili görüşmeler sürüyor, hayli gerilimli gidiyor galiba. Tam olarak ne amaçlandığını düşünüyorsunuz bu yasayla?

Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi benim öteden beri üzerinde durduğum temel bir konu var. Bizim demokrasi tarihimiz çok eskilere dayanmıyor. Parlamenter sisteme baktığımızda 200 yıllık bir deneyimimiz var. Bir Fransız yazar 1789 Fransız devriminin bile daha tam oturmadığını söyler. 1789’a baktığımız zaman bizim 1946’dan buyana çok partili hayatı ele alıp değerlendirdiğimizde 1789’a göre çok yeni bebek diyebiliriz. Yapılması gereken şu; demokrasiyi batı standartlarına uygun, tam üyesi olmaya çalıştığımız AB standartlarına uygun bir sürecin içine koymamız ve onu kazanmamız gerekiyor. Şimdi biz AB’yle uyum sürecinde işte yeni bölümler açılıyor, bizim AB’yle uyum komisyonları çalışıyor. Yani özetle bu ülkede birinci sınıf demokrasiye ihtiyacımız var ve bizim bütün mücadelemizde bunun üzerine inşa edilmek zorundadır. 200 yıllık bir parlamenter sisteme baktığımızda 200 yıllık bir mücadele hep demokrasiyi biraz daha ileriye nasıl götürebiliriz bu mücadele verilmiştir.

Şimdi AKP’de iktidar olmadan önce 3Y ile mücadele edeceğini söylemişti. Yasaklarla mücadele edeceğim demişti. Maddelerden birisi buydu. Yeni yasaklar geliyor. Yani kamuoyuna halka verdiği sözü tutmuyorum diyor ben. Şimdi valilere savcıların yetkisini veriyor. Vali savcı gibi bağımsız bir otorite değil. Vali hükümetin emrinde, hükümetin memurudur. Ama savcı adı üstünde devletin savcısı değil, cumhuriyet savcısıdır o. Adı üstünde hiçbir mesleğin başında cumhuriyet sözcüğü yoktur mesela. Çünkü cumhuriyeti korumak ve kollamakla sorumludur cumhuriyet savcısı. Demokrasiyi korumak kollamakla sorumludur. Siz cumhuriyet savcısına yasalarla verilen yetkiyi cumhuriyet savcısının elinden alıyorsunuz valiye veriyorsunuz. Vali diyecek ki şunları tutuklayın. Savcı? Savcı kararı yok. Ne kadar? 48 saat. Bu hiçbir çağdaş ülkede yok niye bizde olsun. Buna itiraz ediyoruz biz. Bunun doğru olmadığını söylüyoruz.

Şimdi Sayın Başbakan ısrarla diyor ki, efendim Molotof kokteyli atanları siz savunuyorsunuz. Bonzai kullanılıyor, uyuşturucu kullanılıyor siz bunları savunuyorsunuz. Oysa bizde diyoruz ki, hatta geçen Salı günü söylemek zorunda kaldım. Yani birisinin Bilal’e anlattığı gibi bende sana anlatayım dedim. Uyuşturucu kullanmak zaten suç. Siz uyuşturucu kullananı veya uyuşturucu ticareti yapanı tutukladınız da biz itiraz mı ettik? Yok böyle bir şey. Okulların önünde peynir ekmek gibi bozai satılıyor. Bu ülkede hükümet yok mu? Var. Niçin gereğini yapmıyor? Nitekim dün akşam bonzaiyle ilgili madde görüşüldü, yani cezayı biraz daha ağırlaştırıyorlar oybirliğiyle geçti bizim hiçbir sorunumuz yok ki zaten. Uyuşturucunun ne kadar tehlikeli olduğunu, özellikle çocuklar ve gençler için ne kadar tehlikeli olduğunu bende biliyorum sizde biliyorsunuz. Molotof kokteyli zaten suç.

Bakın ben size tipik bir olay anlatıyım değerli arkadaşlar. İdris Naim Şahin İçişleri Bakanıydı. Geçenlerde bir açıklama yaptı. Dedi ki, İstanbul’da belediye otobüsüne Molotof kokteyli atan kişi MİT görevlisiydi dedi. Genç bir kızımız öldü orada, yanarak öldü. Bunun MİT görevlisi, yani Molotof kokteyli atan kişinin MİT görevlisi olduğunu söyleyen ben değilim. Emniyet Genel Müdürü de değil. Bu ülkenin İçişleri Bakanı söylüyor bunu. MİT görevlisi o Molotof kokteyli attı diye. Şimdi hepinize soruyum, hepiniz gazetecisiniz Molotof kokteyli atmak suç mu? Suç. Hele bir kamu görevlisi yapar ve bir kişinin ölümüne yol açarsa çok daha büyük bir suç. Tutuklanan oldu mu? Hayır. Gözaltına alınan oldu mu? Hayır. O kişinin kimliği biliniyor mu? Evet biliniyor. Kim biliyor? Dönemin İçişleri Bakanı biliyor, ismini de açıklıyor zaten. Şimdi siz bütün bunları görmezlikten geliyorsunuz efendim biz iç güvenlikle ilgili yasa getiriyoruz CHP buna karşı çıkıyor neden? İşte Molotof kokteyli atanları savunuyor. Hayır efendim hayatımın hiçbir döneminde ne ben, ne herhangi bir Cumhuriyet Halk Partili ve eminim ne de sokakta yürüyen sade vatandaşımız şiddeti hiçbir zaman savunmadık, savunmayız da. Şiddet savunulur mu? Şiddetin olduğu yerde demokrasi olur mu? Şiddetin olduğu yerde özgürlük olabilir mi? İnsan hakları olabilir mi, kadın erkek eşitliği olabilir mi? Biz özgürlüğü savunuyoruz.

Şimdi dediler ki, gelen bütün maddeler Avrupa ülkelerinde de var. Bu söz üzerine AB yetkilileri dahil pek çok uluslararası kuruluş açıklama yaptı bizde böyle bir şey yoktur diye. Şimdi düşünün yani biz buna karşı çıkıyoruz. Karşı çıkma gerekçelerimiz söylediğim gibi demokrasi ve özgürlükler bağlamında. Şimdi yüzünü kapatmak suç. Açın terörle mücadele yasasını şiddet içeren bir olayda yüzünüzü kapatmışsanız zaten suç. Yani terörle mücadele yasasında zaten var bu. Peki siz yüzünü kapatan kaç kişiyi aldınız şuana kadar? Kaç kişiyi tutukladınız? 6-7-8 Ekim olaylarında 40’ın üstünde insan öldü. Ne oldu? Kaç kişi tutuklandı? Kütüphaneler yakıldı, Atatürk heykelleri yakıldı. Kaç kişiyi tutukladılar, kaç kişiyi gözaltına aldılar? Bunlar suç değil mi? Suç. Suçu ağırlaştırmak çözüm, efendim PKK için suçu ağırlaştırıyoruz. PKK’lının hapse girme diye bir derdi yok ki zaten. O başka bir şey. Onun önlemini alacaksanız başka türlü alın onun önlemini. Zaten yasalar var yeteri kadar ağır zaten yasalar.

Size başka bir örnek daha vereyim. Adam gidiyor kentin ortasında elinde kalaşnikof silah arabalarda kontrol yapıyor, şehrin ortasında. Valisi orada, kaymakamı orada, emniyet müdürü orada, şube müdürleri orada, herkes orada. Ama kimse görmüyor. Bu yasal mı? Hayır yasadışı. Niye görmüyorlar? Hangi gerekçeyle görmüyorlar? Güçleri mi yetmiyor? Yoksa yaptıkları bazı pazarlıklar mı var? O nedenle getirilen yasa tasarısı bizim demokrasimizi gerileten yasa tasarısı. O nedenle biz karşıyız buna ve doğru değil. Sadece biz değil bakın AB’den, Avrupa komisyonlarından pek çok sivil toplum kuruluşu ve resmi organlar açıklama yaptılar ve bu paketin doğru bir paket olmadığını söylediler bize. Kaldı ki, bir şey daha var. Yani ilk kez belki Türkiye Cumhuriyeti tarihinde HDP, MHP, CHP üçümüzde karşıyız. En azından demokrasi bağlamında bir yerde buluştuk yani demokrasi bağlamında. Demokrasiyi savunuyoruz, insan haklarını savunuyoruz. Budur yani yaptığımız olay bu. Daha içinde pek çok şey var. Yani hukuka aykırı, anayasaya aykırı pek çok düzenleme var. Onlar ısrar ediyorlar, bizde ısrar ediyoruz bunlar olmaz diyor.

Ayrıca şunu da söyledik onlara. Siz Molotof kokteyliyle ilgili veya bonzaiyle ilgili veya uyuşturucuyla ilgili veya insan hakları ihlalleriyle ilgili eğer düzenlemeler yapmak istiyorsanız buyurun getirin yapalım bizde destek veririz size. Yani demokrasiyi güçlendirmek için ne gerekiyorsa getirin size destek verelim dedik.

Soru- Şimdi önümüzde genel seçimler var. Bu genel seçimlerde CHP herhangi bir siyasi partiyle ittifak yapmayı düşünüyor mu seçime girerken? ÖDP, Birleşik Haziran Hareketi ya da HDP’yle görüşmeler var mı? Böyle bir ittifak görüşmeleri söz konusu mu? Şuanda durum ne merkezde?

Kemal Kılıçdaroğlu- Durum şuanda iyi merkezde onu söyleyebilirim. İttifak dolayısıyla herhangi bir görüşme söz konusu değil. DSP’nin Sayın Genel Başkanı geldi, beni ziyaret etti bir arkadaşıyla beraber seçimlerde beraber çalışalım diye. Kendisine net, açık bir teklifimi yaptım zaten. Yani sosyal demokratların bölünmesine, iki ayrı parti halinde çalışmalarına gerek yok. Cumhuriyet Halk Partisi en köklü partidir. Dünyada bizim kadar eski kökleri olan siyasi parti sayısı 4’ü veya 5’i geçmez. Yani buyurun gelin hep beraber Cumhuriyet Halk Partisinin çatısı altında mücadele edelim diye bir teklifimizde oldu. Teklifi de kendilerine götürdük. Nasıl bir karar verirler bilmiyorum ama bütün kararlarına en azından saygı duymak bizim görevimizdir.