Diyanet İşleri Başkanlığı'na İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş atandı
İşte AKP’nin ‘Başkanlık’ odaklı seçim beyannamesi
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara Spor Salonu’nda düzenlenen toplantıda AK Parti Seçim Beyannamesi açıklıdı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti Seçim Beyannamesi ve Aday Tanıtım Toplantısı’da konuşuyor. Konuşmasına partilileri selamlayarak başlayan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kürsüden selam gönderirken, 3 dönem kurula nedeniyle aday olmayan partinin kurucularını salondaki partililere alkışlattı.Davutoğlu, “Beyannamemizde önümüzde 9 yıllık hedeflerimiz var. Seçim beyannamemizin odağında insan onuru vardır” dedi. Muhalefeti de eleştiren Başbakan Davutoğlu, CHP’yi ‘ABD’den ithal alkış propagandalarıyla, kedilerle bu işi çözemezsin” diye , HDP’yi ise Ağrı’da yaşanan çatışma üzerinden eleştirdi.
Davutoğlu konuşmasında şunlara vurgu yaptı:
ERDOĞAN’A SELAM
AK Parti kadroları milletin sesi olmaya var mısın? Bugün sizlerin huzurunuzda sadece bir genel başkan olarak değil, aynen sıradan bir nefer gibi beyaz kefenini giymiş Alparslan gibi çıkıyorum ve sizlere diyorum ki bundan sonra bu davanın… Başbakan, ama daha önemlisi AK Parti davasının bir neferi olarak huzurunuzdayım. 7 Haziran’a kadar hiçbir unvan farklı gözetmeden sizlerle birlikte omuz omuza yürümenin şerefini onurunu hayatımın en büyük şerefi ve onuru olarak görüyorum. Biz son 13 yıl içinde bir çok kez milletimizin huzurunda divana durduk, kıyama kalktık. Ama hiçbir baskıya boyun eğmeden, kararlı şekilde yolumuza devam ettik. Bakınız bu 13 yılın tarihi eşiklerini bir kez daha zihnimizden geçirelim. Bütün bu seçimlerden zaferle çıkmış AK Parti kadrolarını selamlıyorum. Seçim meydanlarında bu kadroda liderlik yapmış, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ’ı selamlıyorum. Dün gece kendisiyle bir telefon görüşmesi yaptık. Sizlere onun da selamını iletiyorum. Şimdi bu miras üzerinde, bu şanlı başarıların arkasında yeni bir meydana, seçim meydanına sandığa ve yeni bir zafere yürüyoruz. Yeni zaferimiz şimdiden hayırlı ve mübarek olsun. Bu salonda söyledim, bizim davamız bir vefa davasıdır, bir ahlak davasıdır. Siyasi rant veya ekonomik rant davası değildir. Bu emaneti omuzlarımızın gücü yettiğince geleceğe taşıyacağız.
‘BEYANNAMEMİZDE 9 YILLIK HEDEFİMİZ VAR’
Beyannamemizde önümüzde 9 yıllık hedeflerimiz var. Seçim beyannamemizin odağında insan onuru vardır. Her bir kardeşimizin insan onuruna yakışır hayat sürmesi için gereken hamleleri yapmaya hazırız. 2002’de birkaç yüz milyon dolara muhtaç bırakılan, 70 centlere muhtaç bırakılan onurlu bir milletin bir daha IMF kapısına gitmemek için, tanklarını toplarını başkalarından hibe alan onurlu bir milletin bir daha kimseden hibe dilenmemesi için güçlü bir Türkiye inşa ediyoruz. Bu bir inşa beyannamesidir. Açıkladığımız 25 sektörel öncelikli dönüşüm programıyla, üretim stratejileriyle biz büyük Türkiye’ye doğru yürüyoruz.
‘KEDİLERLE BU İŞİ ÇÖZEMEZSİN’
Biz bunları yaparken, CHP, HDP ve MHP neler yapıyor. Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum. Bizim seçim beyannamemiz, yeni toplumsal sözleşmemiz karşısında sözünüz nedir? ABD’den ithal alkış propagandalarıyla, kedilerle bu işi çözemezsin. Bizi 13 yıldır dünya alkışlıyor, senin alkışına ihtiyaç yok. Bizim sözümüz söz onlar konuşurlar, derler ki şunu yapacağız bunu yapacağız. Ama onlar konuşur AK Parti yapar. Kılıçdaroğlu, bizim ABD’den gelecek akıllara ihtiyacımız yok, ecnebi propaganda tekniklerine ihtiyacımız yok. Biz milletle konuşuruz. Ama hakkını yemeyelim, ben buradan Kılıçdaroğlu’nu tebrik etmek istiyorum. İlk defa seçim başarısına imza attı. CHP içindeki ön seçimi kazandı ve çok mutlu oldu. Seçim CHP içinde olsa Kılıçdaroğlu hep kazanacak. Ama ne yazık ki 7 haziran milletin seçimi milletin. Onun babayiğitliği nereye kadar biliyor musunuz, yüzde 35’e kadar. En büyük hedefi yüzde 35. Ben ise sizin bir neferiniz olarak, yüzde 35’i burada telaffuz etmektense bu görevi bırakırdım.Televizyon programında sordular, hedefiniz nedir diye. Yüzde 55 desem, yüzde 45’in gönlüne giremem anlamına gelir. Bizim hedefimiz açıktır, 77 milyonun gönlüne girmek. Kılıçdaroğlu’na söylüyorum, var yüzde 35 hayalleriyle uğraş, bizim hayallerimize yetişemezsin. Kılıçdaroğlu gönlün küçük gönlün. Almıyor milleti. Onun için onlarca vilayette CHP milletvekili çıkaramıyor.
‘İSTANBUL’DA BARIŞ GÜVERCİNİ, AĞRI’DA TERÖRÜN SÖZCÜSÜ’
Hani İstanbul’da konuştuğunda barış güvercini, ama Ağrı’da terörün sözcüsü HDP ve Demirtaş’a sesleniyorum. Neyseniz mertçe söyleyin. Ama iki yüzlü, üç yüzlü, beş yüzlü siyaseti bırakın. Silahlı baskıyla eğer doğuda kardeşlerimizin oylarını çalarız diye düşünüyorsanız bilin ki o kardeşlerimiz son 13 yıl içinde Türkiye’nin nereden geldiğini biliyor. Şimdi ağrı’da terör grupları silahlı şekilde alana iniyorlar, vatandaşlarımıza baskı yapıyorlar. Demirtaş bu silahlı teröristlere hiçbir şey söylemiyor, dönüyor bizi bir komplo yapmakla suçluyor. Eğer HDP demokratik bir siyasi partiyse, Demirtaş’ta eşbaşkanıysa, çıksın ve desin ki ‘seçim kampanyaları süresince hiçbir silahlı baskıyı kabul etmiyoruz’ desin. Köylere mezarlara dönük olarak teröristlerin yaptığı baskı çalışmalarına karşıyız desin. O zaman demokraside anlaşırız. Ama Kadıköy’de barış güvercini olmak, ağrı’da Diyarbakır’da eğer burada yüzde 100 şu partiye oy çıkmazsa hesap sorarız diyenlerin yanında olmak iki yüzlülüktür. Ama bilsinler. Biz 6-7 ekim olaylarında dersimizi aldık. Demirtaş aynı hainliği yapmıştı ve insanları isyana teşvik etmişti. Bilsinler ki seçim sandığının güvenliğini sağlayacağız.
BAHÇELİ ŞEHİT CENAZESİ İSTİYOR
Her seçim öncesinde Bahçeli’nin hesabı şu oldu. Acaba bir çatışma olur da, şehit haberleri gelir de tepki oylarını toplayabilir miyim. Bahçeli vizyonla yola çıkın. Anadolu insanı kimin milliyetçi kimin olmadığını biliyor. Bizim bu milletin değerlerine sahip çıkmamızı orhun anıtlarına gidip sorsunlar. Orta asya kafkasya’ya sorsunlar. Tek bir dille konuştum, iki dil kullanmadım, iki yüz kullanmadım. Türk’e de Kürt’e de Aleviye de Sünniye de tek dille hitap ettim. Bu dil aşk dilidir, sevda dilidir. Karşımızda şu anda bir şer cephesi oluşuyor. Onun için HDP bir proje olarak gündeme getiriliyor, biri ABD’den reklamcı getiriyor, biri oralara gidip geldikten sonra yeni bir anlayış getireceği düşüncesinde. Şimdi bunlara bu tuzaklara Papa da katıldı. Tam da seçim öncesinde Türkiye’de bir iç demokrasi şenliği yaşanırken, haksız suçlamalarla milletimizi mahkum etmeye kalktılar. Papa’ya tekrar sesleniyorum. Katolik dünyasının engizisyon mahkemesiyle ispanya’dan kaçanlar, istanbul’da izmir’de bizim adalet düzneimizde huzur buldular. Tarihi olayları konuşmaya hazırız. Ama tarih üzerinden milletimize hakaret ettirmeyiz. Dünyanın neresinde olursa olsun bize her yer Türkiye.
Vatandaşlara, rakibimiz olan siyasi partilere, STK’lara, Türkiye’nin entelektüel camiasına aydınlara yönelik olarak 2023’e giderken yeni Türkiye sözleşmesini onlara takdim ediyorum. işte AK Parti vizyonunun 2023 Yeni Türkiye sözleşmesi. Bu sözleşmeyi buradan bu kürsüden okuyacağım. Çağrıda bulunacağım, ya bu sözleşmeyle ilgili kanaatlerinizi bildirin, yada kendi sözleşmenizi çıkarın. Ta ki 77 milyona hitap eden ortak bir metinde anlaşalım.100 maddeden oluşan sözleşmeyi okuyacağım.
BAŞKANLIK TANIMI BEYANNAMEDE
Seçme ve seçimle hakkı en temel vatandaşlık hakkıdır, bu hak sınırlandırılamaz, yok sayılamaz, iptal edilemez.Temsili demokrasi korunurken, yeni katılım kanalları genişletilerek, yerinden yönetim ilkesi tabana yayılacaktır. Güçler ayrılığı ilkesine dayanan anayasal ilkemizde, denetlenmeyen hiçbir güç kalmayacaktır.Millet tarafından doğrudan seçimle iş başına gelen TBMM, yasama görevini yaparken hiçbir güç tarafından baskı altına alınamaz. Ülkemizin bütün siyasi partilerini STK’larını bu uzlaşının oluşumunda katkıda bulunmaya davet ediyoruz. Demokratik hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yargı bağımsızlığı esastır. Bu bağımsızlık, kendi içinde oluşabilecek örgütlenmelere karşı korunacak. Yani yargıçlar iktidarı benzeri oluşumların önüne geçilecektir. Darbe dönemlerinde milli iradeyle iş başına gelen hükümetleri sınırlamak için yapılan müdahaleler sonucu, parlamenter sistem zayıflatılmış, cumhurbaşkanlığı makamıyla, başbakanlık makamı arasında 2001 krizine yol açan krizler yaşanmıştır. İdari yapının yürütme erkinin yeniden düzenlenmesine ihtiyaç vardır.
2007 yılında yapılan anayasa reformunun ilk uygulaması olarak, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle birlikte, idari yapının başkanlık sistemi yönünden yeniden yapılandırılması, hesap verilebilirliğin tesisi için gerekli görmekteyiz. 2014’te milletimiz doğrudan cumhurbaşkanını seçmiştir, bundan sonra da milletimiz kendi yöneticilerini seçmeye devam edecektir. Başkanlık sistemini, anayasal çerçevede yasama ve yürütmenin etkin olduğu, demokratik kontrol mekanizmalarının ön görüldüğü bir yönetim modeli olarak tasavvur ediyoruz. Bütün partileri, STK’ları, bu yeniden yapılandırma sürecine katkıda bulunmaya davet ediyoruz. Yürütme erki de yasama ve yargı erki gibi anayasal denetime açık olacaktır. Sivil ve askeri bürokrasi, ehliyet ve liyakat esaslarıyla, çağdaş bürokrasinin kurallarıyla yapılandırılırlar. Hesap verme makamında bulunan ve milli iradeyle göreve gelmiş sivil otoritete tabiidirler. Bürokrasi hiçbir gerekçeyle yatay yada paralel örgütlenmelere izin verilmez.
Devlet düzenini bozan uygulamalara karşı gereken tedbirler alınır. Bugün bütün çağdaş örneklerde görüldüğü gibi ekonomik kalkınma ile demokratik hukuk devleti arasında doğrudan bir irtibat söz konusudur. Açık ve şeffaf hukuk kurallarının olmadığı ülkelerin, sürdürülebilir kalkınma gerçekleşmesi mümkün değildir.
Yorum Yap