Evliliklerde ki, ah o ince sızı

Aslında birçok evlilik, bu sızıyı yaşar da ne olduğunu adlandıramaz, 

Her şey çok güzeldir, ya da güzel sanılır, atalarımızın dediği gibi yediği önünde yemediği arkasındadır çiftlerin, kadın erkeği erkek kadını seviyordur, ya da alışkanlıklarla, sevgiyi karıştırıyorlardır ama olsun adı neyse ney, kadın erkeksiz erkekte kadınsız bir Dünya düşünemiyordur ya da içlerinde adlandıramadığı karışık bir duyguyla birbirlerine tahammülün adı evliliktir.

Evliliklerde ki, adlandırılamayan ama ne sözde mutlu nede mutsuz yapan, yaşadıkları rahatsız eden duygunun adı ince bir sızıdır.

Tuhaf olanda birçok evlilik özellikle çiftlerden biri evlendikleri günden sonra kendini yetiştirebilmiş, aşmış ama diğeri aynı kalmışsa bu sızı daha da çok hissedilebiliyor.

Hissedilir hissedilmesine ama bunu asla birbirlerine itiraf edemezler.

Bu tür vaka diyeceğim, vakalarda ne kadın erkeği anlıyordur nede erkek kadını anlamaya çalışıyordur.

Ülkemizde bu ince sızı kadınlara daha çok zarar verdiği kesindir.

Araştırmalara göre kadınların yaşadıkları panik atak ve kaygı rahatsızlıkları erkeğe göre daha fazladır, buda erkeğin kadınlara ince ince hissettirdikleri ince sızıdan başka bir şey değildir.

Tabi erkeklerde de vardır ama toplum olarak erkek kendilerini daha kolay rahatlatma yöntemleriyle donatıldıkları için kadın kendi içinde ince sızısıyla yaşamaya mahkum ediliyordur.

Maalesef ki ülkemizde şiddet hat sayfalarda, fiziksel ve ruhsal şiddet dolayısıyla birçok insan acılar çekiyor, özellikle kadına yapılan şiddet yaşadığımız günlerde daha da, çok görünmeye başlandı, sebebine gelince eşlerin evlerde daha çok birbirleriyle zaman geçirmeleri olmuştur.

Gerçi erkek eğer şiddete meyilliyse kadın ne yaparsa yapsın şiddet görmekten kendini kurtaramıyor, ne kadar kadın güçlü olursa olsun ataerkin bir toplumun dayattığı erkek gücü, kadının özgüven eksikliği ve ardından gelen toplum baskısı ve ön yargısı kadını hep mağdur olan taraf yapmaya devam ediyor.

Ama bu ince sızı başka bir şey, şiddetin başka türü diye adlandırmak gerek, enteresan olan bunun şiddet olduğunu bile bilmeden yaşayan çiftlerin sayısının tahmin edilenden bile fazla olmasıdır.

Aslında evde her şey yolundadır, çiftler çalışıyor ya da sadece erkek çalışıyor kadın evde çocuklarıyla ilgileniyor olsa da her şey yolunda gözükür.

Türk toplumunun öngörüsü nedir mesela? Erkek evine bakıyordur, çocuklarına eşine sahip çıkıyordur, artık bu nasıl bir tabirse bu ayrı bir tartışma konusu neyse, biz şimdi kendi konumuza odaklanalım, sonra efendim kadında evinin kadını çocuklarının anasıdır, fedakâr Türk kadını kocası ne derse yapıyor, çocuklarıyla eviyle çok ilgili muhteşem kadın erkek portresi ile görülen çiftlerdir bunlar, kendilerine sorsalar kadın kocasını çok mutlu ediyordur erkekte karısına çok iyi kocadır eee burada ki ince sızı ne? Dediğinize eminim.

Ama diyerek başlayan her cümle kendinden önce gelen kelimeleri öldürür derdi bir üstadım, bende ama diyorum ve devam ediyorum.

Ama bir şey var bu evlerde inceden inceye hissedilen, bu ince sızıyı çoğunlukla tek taraf hisseder, iki tarafında hissettiği anlarda olmuştur tabi nadir olsa da, bir şey vardır yetmeyen birbirlerine itiraf edilmeyen, karşılıklı rahatsızlık duyulan bir duygu yoğunluğudur, bu itirafı anlatılması zor bir durum.

Alışkanlıkların zaman zaman sıktığı yorduğu bir durumdur bu, haz alınamayan geceler yalnız kalmak istemeler, içten içe adam iyi ya da kadın iyi ama beni anlamıyor diye düşünmeler, bakışlar, içten içe hissedilen o manasız uzaklaşma hisleri, geçirilen zamanların birbirlerine zulüm gelmesi ama bunu çokta dile getirememeler, azalan paylaşımlar, ya çok manasız konuşmalar ya da tamamen rahatsız edecek sessizlik, bıkkınlıklar işte bunun adı ince sızıdır.

Peki neden bu ince sızıyı yaşar mutsuz olunmalara rağmen çok dile gelmez ve itiraf edilmez bu durum?

Yine altında yatan büyütüldüğümüz toplumdur.

Öngörülen yaşama tarzıdır, aile kurumunun gözümüzde devleştirildiği özellikle kadının, azda olsa erkeğe de dayatılan, el ne der evlilik sabır işidir diye yaşanan söylemlerdir.

Toplumumuzda evlilikler, yukarda da dediğim gibi adam eve bakıyor kadın kocasına itaat ediyor evinin kadını ise bu evlilik mutlu evliliktir.

Bu toplumda evlilikler, dayatılarak yaşatılan bir olgudur, yani kadın erkek birbirlerini anlamıyor ortak paydada çokta mutlu olamıyor ama olsun yatakta iyiler çünkü bu önemli ama çiftleşmenin insani bir güdü şekli düşünülmüyor, 

Sorsan mecburiyetten işte fenada olmuyor.

EEE boşanma kararları alınınca büyüklerin ilk sorduğu kadına,

_ Kocan sana bakmıyor mu, dayak mı atıyor, aç susuz mu bırakıyor? Erkeğe sordukları,

_ Kadın sana ihanet mi etti, evine çocuklarına bakmıyor mu sana saygısızlık mı yapıyor?

Sorular dikkat lütfen erkek ve kadın algısı bile farklı bir toplum anlayışı içindeyiz.  

Kadında erkekte bu sorulara hayır dediği zaman,

Eeee sebep ne, belanızı mı arıyorsunuz?

Kolay mı öyle yaşamak, erkeğe,

_ Kadınsız ev olur mu, çocuklar ne olacak eve sana kim hizmet edecek boşanman şart mı?  Yum gözünü dışarda ne yaparsan yap?

Kadına…

_ Otur oturduğun yerde ortam kötü adam evine de bakıyor boşansan ne olacak milletin dilinde dul kadın seni rahat Bırakırlar mı? Yum gözünü adam dışarda ne yaparsa yapsın, kadınsın görme bazı şeyleri.

Kadın ve erkeğe yapılan yaklaşımlara lütfen dikkat, bana göre dehşet yaklaşımlar. Bunlarda toplumun dayattığı acı sızılar da bu konuya girersem bu yazı bitmez. 

Ve sonuç özgüvensiz kadın ve erkek düşünüyor, toplum haklı boşanmak yeni hayatlar öyle kolay değil neyse der, kadın aman adam evine bakıyor şiddet uygulamıyor, erkek sonra düşünüyor kadın evinde işinde gücünde eh ne dersem de yapıyor, neyse biz inceden inceye devam edelim deyip evlilikler devam ediyor, ince sızılarla beraber zaman içinde çiftler bile her şeye alıştığı gibi ince sızılara da alışıyorlar.

Toplumun dayattığı dışardan mükemmel, içerden birbirinden uzak anlamayan ince ince sızılara bile bağışıklık kazanan sözde bir aile…

İnce ince oh bu evliliği de kurtardık edasıyla dengesiz bir incelikle görevini yapmış toplum.

Neyse, bana da burada ince ince gitmek düşer, ince ince mutluluklar dileyerek.