Ahmet Özer, İmamoğlu ile karşılaşmasını anlattı: 'Çıkarken tesadüfen karşılaştık'
Eski semtlerin ruhu, yeni semtlerin soğuk yüzü!
Ataşehir, Bahçeşehir, Başakşehir, Beylikdüzü’ne benzer yeni semtler kurulur, buralara yeni insanlar gelir. Buzdan soğuk beton yığınlarının kibrit kutusu dairelerini eski semtlerin sıcacık yürekli insanları doldurur.
Yeni insanlar eski huylarını belki eski semtlerinde bırakmaz, lakin tüm eskilerini olmasa da mazisinde giz kalan istenilmeyenlerin ise saklanmasına neden olur bu yeni semtler.
Kimse kimseyi tanımaz bilmez.
Kimisi konuşmaya başlarken; ah ahhhh neydik biz o güzelim Feriköy’de sabah kalkar birbirimize kahvaltıya gider yolda selamsız geçmezdik diye de devam ederler.
Bilmezsin ki geçmişinde komşularıyla kavgalar dedikodu alavere dalavere daha neler var veya yok.
Buralara gelenlerde diğer İnsanlar gibi çoğunlukla ömür boyu beraber yaşadıkları hayat arkadaşlarını, kurdukları dostlukları gençlik yıllarında edinenlerdendir.
Buralara gelirken bazıları eşlerini getirmeyi ihmal etmezken, bazıları ise çoktan bu dünyadan göçmüş eşlerinin eski bir çerçevedeki fotoğraflarıyla gelir mazilerinde kalan arkadaşlarını cumbalı evlerin hayalini yüreklerinin bir köşesine zulalayıp!
Yeni komşular eskisi gibi değildir, eski semttekinin aksine kapılar sessizce açılır kapanır.
Eskiden öylemiydi, insanlar birbirinin evde olduğunu bilsin diye kapılar çat çat kapatılır, kapı tokmakları hazla vurulurdu. Borç paralar alınıp verilir, ne zaman vereceksin diye asla sorulmaz, geç kalınınca alacaklı alacağı olan kişiye gözükmemeye çalışırdı ki arkadaşı zor durumda kalmasın.
Karşı komşudan bir bardak zeytinyağı, iki baş soğan istenirdi. Çocuklar yolda filesiyle giden komşu teyzeyi görünce fileyi taşımak için birbirleriyle yarışır, komşu teyzeye asla Fatma teyze demeyip Fatma hanım teyze derlerdi.
Bu çocuklar büyüdüler o güzel komşudan öte dostlukları Samatya'da, Sultanahmet'te, Feriköy'de, Fatih'te bırakıp, eski semtlerinden ayrılıp yeni oluşturulan beton yığını inşaat kokan ruhsuz dev binalara yerleştiler.
Artık onları kimse tanımıyordu. Yeni semtlerin inşaatlarında çalışan işçilerden bazıları köylerinden getirdiği aileleriyle bu semtlere yerleşirken oradaki kültürleriyle buralara göçmüşlerdi.
Anadolu’nun en ücra köylerinden gelen kültürle eski İstanbul'un kültür savaşı çok acımasızdı. Ya feodal ağa düzeninin yarattığı biatkar itaatkâr kültür hâkim olacaktı, ya da kentlileşmek!
Yenidünya düzeni, aslında hiçte yeni olmayıp itaatkâr kültürün maraba insan modelini dayatıyordu. Kentli memur, esnaf, fabrikalarda çalışan emek kültürüne saygılı 1 Mayısta 500 bin kişiyle Taksime yürüyen İstanbullu feodaliteye kurban edilerek dayanışmanın temel taşı olan komşulukla başlayıp dostluklara dönüşen dayanışmacı ruhu kentsel dönüşüm diye, istihdam yaratmak adı altında, kentlileşmek diye dev binalarda oluşturulan kent-köylü feodaliteye teslim edilmişti…
Arşiv
Yeni Soluk
Yorum Yap