Eski HDP'li Ayhan Bilgen'den 'Türkçülük Günü' paylaşımına tepki...

Eski HDP Milletvekili Ayhan Bilgen'in, ırkçılığıyla malul Nihal Atsız'ın sağ siyasete kazandırdığı "3 Mayıs Türkçülük Günü"nde yaptığı paylaşım sosyal medyada eleştirilere sebep oldu. 

Ayhan Bilgen sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda "3 Mayıs hem Dünya Basın Özgürlüğü Günü hem Türkçüler Günü. Erdemli toplumlar katılmadıkları düşüncelerin özgürce ifade edilebilmesini savunurlar. Küçük çıkarcı kesimler ise özgürlüğü sadece kendileri gibi inananlar için isterler" ifadelerine yer verdi. Gelen tepkiler üzerine cevap verme ihtiyacı duyan Bilgen, paylaşımına ek olarak "Gerçek demokratlık, 1945 yılında muhalif milliyetçi çizginin görüşlerine katılmasak da adil yargılanmasını savunabilmektir" dedi. 

'NAZIM HİKMET'DEN, SAİD NURSİ'YE, KIVILCIMLI'DAN ATSIZ'A'

Sosyal medyada eleştirilere yol açan paylaşımın ardından açıklamalarına devam eden Ayhan Bilgen, komünist şair Nazım Hikmet'le gerici Said Nursi'yi yine Türkiye Komünist Partisi'nin mücadele tarihindeki önemli bir isim olan Hikmet Kıvılcımlı ile faşist Nihal Atsız'ı aynı kefeye koydu. Yaptığı paylaşımda "Nazım Hikmet'den, Said Nursi'ye, Kıvılcımlı'dan Atsız'a ya herkesin ifade özgürlüğünü savunacağız, ya da toplumsal kamplaşmadan beslenen baskıcı uygulamalardan şikayetlenerek yarınlarımızı kaybedeceğiz" ifadelerine yer verdi. 

3 MAYIS TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ NEDİR?

3 Mayıs Türkçülük günü aslında Nihal Atsız'ın taraftarları tarafından ortaya atılmış bir gün olarak hafızalarda.

Konuya dair Fatih Yaşlı'nın “Kinimiz Dinimizdir-Türkçü Faşizm Üzerine Bir İnceleme” adlı kitabında 3 Mayıs Türkçülük günü olarak kutlanan günün esasında Nihal Atsız'ın bir mahkeme gününde Atsız taraftarlarının protestosundan çıktığını, şu şekilde ele almıştı:

"Nihal Atsız, 1944 Mart’ında sahibi olduğu Orhun dergisinde dönemin başbakanı Şükrü Saraçoğlu'na iki açık mektup yazarak, komünist olduğunu iddia ettiği kimi isimleri ihbar etmiş ve dönemin Maarif vekili Hasan Ali yücel tarafından kollandıklarını iddia etmişti. Atsız'ın eski arkadaşı olan Sabahattin Ali de komünist olarak ihbar edilen kimseler arasındaydı. Ali, Atsız'ı 7 Nisan 1944'de mahkemeye verdi ve dava 26 Nisan 1944'de başladı. İkinci duruşmanın yapıldığı 3 Mayıs günü Atsız sempatizanları Ankara Ulus'ta büyük bir protesto eylemi gerçekleştirdiler. Bu eylem, rejimin Türkçü faşizmin halline girişmesi için yeterli oldu. Zaten, Nazi Almanya’sının savaşı kaybedeceği anlaşılmış durumdaydı ve İnönü hükümeti Sovyetler Birliği'ne hol görünmek zorunda olduğunu biliyordu. İnönü'nün, aşağıda üzerinde durulacak olan tevkif sürecinin ardından 19 Mayıs'ta Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle Ankara'da yaptığı konuşma 3 Mayıs kalkışmasının Türkçü faşizmin rejim için bir tehdit unsuru olarak algılanmasına vesile olduğunu göstermekle birlikte, esas belirleyici olanın, Sovyetler Birliği'nin savaşın galipleri arasında bulunacağının artık kesin bir şekilde anlaşılması olduğunu ortaya koymaktadır."