‘Erdoğan’ın bağımsız iradesi artık yoktur’

AKP’nin parlamentoda çoğunluğu kaybettiğini vurgulayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’ın bağımsız iradesi artık yok. MHP’nin yüzde 100 onayını almak zorunda” ifadelerini kullandı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’nin çoğunluğu kaybettiği için bundan böyle parlamentoda geçmiş yasama dönemlerindeki rahatlığı bulamayacağını belirterek, “Erdoğan’ın bağımsız iradesi yok artık. Hem başkan yardımcılarını hem kabineyi oluştururken MHP’nin yüzde 100 onayını almak zorunda” dedi.

Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde bir araya geldiği bir grup gazetecinin seçim süreci ve önümüzdeki dönemde yaşanabilecek gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmeleri özetle şöyle:

AKP KOMİSYONLARDA DA ÇOĞUNLUĞUNU KAYBETTİ

»“Parlamentoda AKP çoğunluğunu kaybetti. Bu sonuçla, MHP ile yoluna devam edecek. Bizim gördüğümüz tablo o. AKP komisyonlarda da çoğunluğunu kaybetti, yasalar görüşülürken iki partinin işbirliği büyük ihtimalle devam edecek. Ben AKP’nin geçmiş yasama dönemlerindeki rahatlığını bulamayacağını görüyorum. Onlar da bir anlamda kabul ediyorlar. Erdoğan, partisi yüzde 42 alırken kendisi MHP’nin desteği ile yüzde 52’lik bir çizgiyi yakaladı. Yüzde 52 Erdoğan’ın çok da rahat hareket edebileceği bir süreci ortaya koymuyor, parlamento çoğunluğunu kaybetmesi nedeniyle. Kararnameleri parlamentodaki yapıyı dikkate alarak şekillendirecek.”

ERDOĞAN’IN BAĞIMSIZ İRADESİ ARTIK YOKTUR

“Erdoğan’ın nasıl bir Bakanlar Kurulu ve yardımcılar tayin edeceği önemli. Başkan yardımcıları ve bakanlar Erdoğan’ın ne yapmak istediğini toplumun önüne koyacaktır. Bir koalisyon yapma ihtiyacı var Erdoğan’ın. Bu MHP-AKP koalisyonu mu olacak yoksa daha geniş bir siyasal tabanı mı oluşturacak ona bakmak gerekiyor. ‘Sadece MHP ile değil daha geniş bir siyasal taban oluşturdum dolayısıyla toplumun her kesimini kucaklayacak bir düşünce ile yola çıkıyorum’ mesajı da vermek isteyebilir. Onu zaman gösterecek. Erdoğan’ın bağımsız iradesi artık yoktur. Hem başkan yardımcılarını hem kabineyi oluştururken MHP’nin yüzde 100 onayını olmak zorunda.”

‘MHP’NİN ONAYINI ALMADAN ADIM ATAMAZ’

“Bilinen bir gerçek var ortada Erdoğan MHP’nin onayını almadan hiçbir önemli adımı atamaz. Eğer Devlet Bahçeli Türkiye’nin ileriye doğru gitmesi yönünde Erdoğan’ı zorlarsa tabii kendisini kutlamak lazım. Örneğin yargı bağımsızlığını sağlarsa, havuz medyasını engelleyip medya özgürlüğünü sağlarsa kutlamak lazım. Bahçeli eğer bu tür bir rol üstlenirse önümüzdeki seçimlerde oyunu daha da arttırabilir, pek çok demokrat çevrenin desteğini de alabilir.”

MİLLETVEKİLİ PAZARININ AÇILMASI DOĞRU BULMUYORUM

(AKP’nin başka partilerden milletvekili transfer ederek 300’ü geçebileceği iddiaları) “Milletvekili transferleri demokrasinin yüz karasıdır. Seçilen kişinin seçildiği partiyi bırakıp başka bir partiden milletvekili olması oy aldığı vatandaşlara ihanettir. Vatandaş seni x partisinden seçti parlamentoya gönderdi. Böyle bir pazarın açılması milletvekili pazarının açılması doğru bulmuyorum.”

SOYLU BÖLMEK, AYRIŞTIRMAK İSTİYOR

(İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun şehit cenazelerinde CHP il başkanlarının protokole alınmaması talimatı) “Güvenliği sağlaması gereken bir Bakanın kışkırtıcılık yapması başlı başına bir felaket. Soylu bunu kendisi mi söyledi yoksa birileri mi söyletti? Bizim üzerinde durduğumuz asıl nokta o. Birileri Soylu’ya söylettiyse bu bir kaos planının, Türkiye’de bir iç çatışma planının ilk adımıdır. Bu söylem PKK’ya hizmet söylemidir. 35 yıldır PKK’nın ayrıştıramadığı, bölemediği toplumu Soylu bölmek, ayrıştırmak istiyor. Soylu kullanılıyor. Çıkar peşinde koşan bir isim. Bu söylemle kendisine yeni bir alan açabilir mi arayışında.”

ERDOĞAN KENDİ GÜVENLİĞİ İÇİN ÖZEL BİRLİKLER OLUŞTURUYOR

“Seçim gecesi, aralarında kadınların da olduğu bir grubun ellerindeki silahları ateşleyerek kendilerine göre zafer kutlaması yapmaları vahim bir tablo. Bu tablonun yaşandığı andan itibaren güvenlik güçlerinin müdahale etmesi lazımdı bir şey yapmadılar. Toplumun bu konuda ayrıntılı bir bilgiye ihtiyacı var. Bu bilgiyi Soylu veremez. Çünkü o yönetim gücüne sahip değil. Onun arkasındaki zembereği kuran adamı bulmak lazım. Öteden beri bilinçli olarak farklı bir silahlanma anlayışına gidiliyor, farklı bir güvenlik anlayışı toplumda kabul görüyor. Devletin güvenliği sağlayamayacağından kaygı duyan kişi öncelikle Erdoğan. Saray’da SADAT diye ayrı bir güvenlik yapılanması oluşturuyor. ‘Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenlik güçlerine, ordusuna güvenmiyorum. Kendi güvenliğimi sağlayacak özel mekanizmalar, özel birlikler kuruyorum’ diyor. Vatandaş bakıyor, devletin en yetkili makamında oturan kişi kendi güvenliğini sağlamak için özel birlikler oluşturuyor o zaman o da ‘benim de silahlanmam lazım’ diyor.”

GELECEĞE BAKMAK GEREKİYOR

(Millet İttifakı çatı aday çıkarsaydı durum değişir miydi?) “Bilemem. Birden fazla bilinmeyeni var. Bir; çatı aday kim olacaktı? İki; çatı aday olduğunda gerçekten destek alacak mıydı? O nedenle geriye dönük bir tartışmanın yararı yok. Geleceğe bakmak gerekiyor.”

SEÇİM SONUÇLARININ ANALİZİNİ BEKLİYORUZ

“Muharrem İnce ile seçim gecesi de sonra da telefonla konuştuk ama yan yana gelmedik, geliriz. O konuda bir tereddüdümüz yok. Tatile gitti Muharrem Bey, tatil sonrası konuşacağız. Seçim sonuçlarının sağlıklı bir analize ihtiyacı var. Parti dışında akademisyenlere sonuçları teslim ettik. Duygusal değil de akılcı karar vermek lazım. Şu anda hepimiz yoğun bir duygusallık yaşıyoruz. Yönetim mevkiinde olanlar duygusallığı bırakıp akılcı davranmak zorundalar. O rapor geldiği zaman oturup tartışacağız, bir yerde eksiğimiz mi var, eksik nereden kaynaklanıyor. O analizden sonra başka analizlere de ihtiyaç duyabiliriz. Neden Muharrem Bey 30.6 da kaldı, neden Erdoğan yüzde 52’yi buldu, neden CHP’nin oyu yüzde 22’de kaldı. HDP nasıl aştı barajı, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin pozisyonu… Bütün bunların akılcı bir değerlendirmeye ihtiyacı var.”

MECLİS BAŞKANLIĞI İÇİN ADAY ÇIKARACAĞIZ

“Meclis Başkanlığı için adayımızı çıkartacağız. O çerçevede kendi politikamızı belirleriz. Millet İttifakı’nı oluşturan partilerle gerekirse konuşuruz. Millet İttifakı’nın parlamentoda varlığını sürdürmesi lazım, ortak ilkeler çerçevesinde. Ortak ilkelerde her parti elbette kendi görüşünü dile getirir.”

ANKARA, İSTANBUL, DENİZLİ, BALIKESİR, ANTALYA, MERSİN, ADANA; BURALARI ALABİLİRİZ

“Bu sonuçlar yerel seçimlerde bize umut vaat ediyor. Benim ilk gördüğüm tablo; yerel seçimlerde iyi sonuç alacağız. Ankara, İstanbul, Denizli, Balıkesir, Antalya, Mersin, Adana; buraları alabiliriz. Burada bir tereddüdüm yok. Adaylarımızı anketler yaparak belirleyeceğiz. Birinci yapacağımız şey yerel yönetim adaylarını olabildiğinde erken belirleyip kamuoyuyla paylaşmak. YSK takvimini beklemeden ‘belediye başkanı adayımız budur’ ve ‘git kardeşim çalış’ diyeceğiz. (Yerel seçimlerin öne alınması) Olmaz, nedeni de şu anayasanın değişmesi lazım. Dolayısıyla 8 ay sonra olması lazım.”

OHAL SÜRATLE KALDIRILMALI

“Dış politikada bugüne kadar izlenen politikaların 180 derece değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Daha barışçıl bir dış politikanın izlenmesi gerekiyor. AB ile uyum yasalarının süratle çıkarılması gerekiyor. OHAL’in süratle kaldırılması ve dış dünyaya Türkiye’nin demokratikleşme konusunda önemli adımlar atacağı izleniminin ve söylemlerinin aktarılması gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman demokrat dünyayla barışık oluruz, onların beklentilerini bir şekilde karşılarız. Eğer bu yapılamazsa, Türkiye uygar dünyayla bizim arzu ettiğimiz gelişmeleri kısa sürede sağlayamaz.”

BAHÇELİ’NİN İLANI DOĞRU DEĞİL

»(Bahçeli’nin gazete ilanı) “Seçim sürecinde ve ondan önce kendisini sert eleştiren kişilere gazetelere ilan vererek öfkesini dile getirmesini doğru bulmuyorum. Siyasetçi her türlü eleştiriye açık olmak zorunda. Ben de çok sayıda haksız eleştiri görüyorum. Özellikle havuz medyasında. Haksız, yalan üzerine inşa edilen haberler… En son Mehmet Moğultay’ın beni aradığı haberi… Moğultay’ın öldüğünü bilmiyorlar mı? Gazetecilik kutsal bir meslek. Bir kamu görevi yapılıyor. Bugün çürüyen, güven duyulmayan bir medya var. Ama bunun yanında gazeteciliğin hakkını veren, beni de eleştiren çok sayıda gazeteci de var, onlara saygı göstereceğiz tabii. Bütün mesele medyayı özgür kılmak.

***

Eren Erdem’in tutuklanması: Adalet olmadığının göstergesi

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, eski milletvekili ve PM üyesi Eren Erdem’in tutuklanması hakkında, “Bu, adaletin olmadığını gösteriyor. Yargının açık ve net talimatla bu kararı aldığı, duruşmayı erkene çektiği belli oluyor” dedi.

KILIÇDAROĞLU KONUYLA İLGİLİ ŞU DEĞERLENDİRMEYİ YAPTI;

“Adaletsiz bir uygulama. Eren Erdem’in duruşması 19 Eylül’de yapılacaktı. Mahkeme böyle karar vermişti. Bizim adli geleneklerimiz tamamen devre dışı bırakılarak öne alındı. Şu bir gerçek; yargı bağımsız olmadığı ve talimatla görev yaptığı için 19 Eylül’e bir hâkim gün vermiş; kimsenin yurt dışına kaçacağı yok, pasaportuna el konulmuş vaziyette zaten. Yurt dışı yasağı da var. Hangi gerekçeyle erkene alıyorsunuz? Yeni bir olay olur da onun üzerine dava açarsınız ama olay eski bir olay. Eski bir olay dolayısıyla sabaha karşı evini basıyorsunuz, gözaltına alıyorsunuz, tutuklama istemiyle mahkemeye çıkarıyorsunuz. Tutukluyorsunuz. Nasıl oluyor bu? Talimatla oluyor. Yargının açık ve net talimatla bu kararı aldığı, duruşmayı erkene çektiği belli oluyor.”

‘DİKTA YÖNETİMİNDEN HER ŞEY BEKLENİR’

Kılıçdaroğlu, “Bunu başka gözaltı kararları izleyebilir mi?” sorusunu ise şöyle yanıtladı; “Ülkede hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok. Bir dikta yönetiminden her şey beklenebilir. Bir dikta yönetiminden demokrasiyi, kuvvetler ayrılığı ilkesini, yargı bağımsızlığını beklemek çocukça bir şey. Önümüzde despot bir yönetim var ve despot yönetimin ortaya koyduğu bir Türkiye gerçeği var. Biz bu gerçeği bilerek siyasetimizi bunun üzerine inşa ediyoruz. Bu gerçeği nasıl demokrasiye döndürebiliriz, bunun üzerine mücadelemizi yürütüyoruz.”