YSK, CHP 22'nci Olağanüstü Kurultayı'na ilişkin iptal talebi reddetti
CHP’li Sarı: ‘Kobane’deki şiddet ve vahşet vicdanları kanatıyor’
Ortadoğu’da, tarihte birçok kez yaşandığı gibi, “bir koyup, birden fazla almanın” koşulları yoktur. Kurallarını belirleme gücümüzün olmadığı bir oyunda kazanmak için, elimizdekini korumak, “Misak-ı Milli”ye sahip çıkmak, aklın gereği olduğu kadar, “reel politik”in de bir sonucudur.
YS/ÖZEL HABER
CHP Genel Başkan eski yardımcısı Perihan Sarı, Sosyal paylaşım ağlarından Facebook’da “Kürtler, Kobani ile halk olarak anlamlı bir anlatı, bir söylence yaratıyor. Atatürk anıtlarına yönelen öfke, bir başka anlatıya, bir başka değere saygısızlık. Kabul edilemez bir provokasyon!” diyerek anlamsız saldırgan bir tutumun Kobani söylemli eylemlere zarar verebileceği uyarısını yaptı. Bizde www.yenisoluk.com olarak dikkat çeken yazının açılımını sorduk.
Sarı, yenisoluk.com’a verdiği yanıtta şöyle devam etti:
Bugün ülkemiz için hepimizi kaygılandıran olaylar yaşıyoruz. Güney sınırlarımızda yaşanan ve ortaçağ koşullarında gerçekleşen savaş, sonunda sınırlarımızın içine de yansıdı. Kobane’de yaşanan vahşet ve insanlık dramına karşı gösterilen duygusal tepki, her kesimden gelebilecek provokasyonlarla birleştiğinde, ülkeyi kardeş kavgasına, bir iç savaşa sürükleyebilecek tehlikeli bir boyuta taşındı.
Davutoğlu Hükümeti, Başbakanın kendisinin de sorumlu olduğu, ancak sorumsuz Cumhurbaşkanının en belirleyici özne olarak sürdürdüğü, ülkenin sorunlarını “yönetememe hali”nin sonuçlarını yaşıyor. 12 yıldan beri Hükümet’in fırsatçı tutumu ile enerji biriktiren ülkenin en temel sorunu olan Kürt sorunu, dış politikadaki maceracılık ile birleştiğinde ülkenin birlik ve varlığını, halkların kardeşçe bir arada yaşama istek ve iradesini tehdit eden bir noktaya geldi.
Kapitalist yayılmacılığın at oynattığı Ortadoğu platformunda, Kürt siyasetini oyalayan bilinmeyen vaadler, Kürt yurttaşlarımızın istismar edilen duyguları, hak ve özgürlük beklentileri ile Başbakan ve Cumhurbaşkanının neredeyse kişisel bir hesaplaşmaya dönüştürülen Esat saplantısı, “Yeni Osmanlıcılık” hevesi ve maceracılığı, mezhep çatışmasına dayalı ümmetçiliği, IŞİD beslemeciliği, büyük devletlerle çuvala girme durumu harmanlandığında, ortaya çıkan kaos yeni bir yönetilemezlik alanı yarattı.
Kürt yurttaşlarımızın Kobene’de Kürt Halkının yaşadığı deneyime yüklediği anlam, içinde bulundukları duygusallığı daha da artıyor. Bir çok ilimizde sokağa çıkma yasağına kadar giden sokak eylemlerinin, Hükümetin politikalarından kaynaklandığı çok açık bir duruma yönelmesi gerekirken; Halkın ortak değerlerine “saldırı” olarak nitelenebilecek tutum ve davranışlara dönüşmesi, hem hedef saptırmak hem de ateşle oynamak anlamına geliyor.
Kobane halkının yaşadıklarına karşı çıkmak, destek olmak kadar, ülke içinde akıl ve sağduyu ile davranmak kaçınılmazdır. Erdoğan’ın ipiyle kuyuya inilemeyeceğini göremeyen Kürt siyasetinin de, birlikte, bir arada yaşama yönündeki iradeyi güçlendirecek, hak ve özgürlük taleplerini tüm ülkede yaygınlaştıracak bir demokratik tutumu gecikmeden takınması gereklidir. Ortadoğu’da, tarihte bir çok kez yaşandığı gibi, “bir koyup, birden fazla almanın” koşulları yoktur. Kurallarını belirleme gücümüzün olmadığı bir oyunda kazanmak için, elimizdekini korumak, “Misak-ı Milli”ye sahip çıkmak, aklın gereği olduğu kadar, “reel politik”in de bir sonucudur.
Görev yine halklara düşüyor. Halkların kardeşliğine olan inanç, halklara barışı da getirmeli.
Yorum Yap