YSK, CHP 22'nci Olağanüstü Kurultayı'na ilişkin iptal talebi reddetti
CHP’li Özel; ‘Gerçekleri gizlemek istediler’
CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel Soma faciasının bilirkişi raporunun gizlendiği yönünde bir açıklama yaptı.
Daha önce aynı konu ile ilgili soru önergesi veren Özel, açıklamasın da şöyle dedi;
Soma faciasının bilirkişi raporunun gizlendiğini, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi siyasi sonuç doğurur diye kabul edilmediğini, ardından 18 Ağustos’ta teslim edilen versiyonunun geri verilip düzeltme talep edildiğini, ancak bu talepten rahatsız olan bilirkişilerce, kendilerinden istenen öze yönelik esaslı değişiklikleri yapmadan, hazırladıkları raporun aslında sadık kalarak 5 Eylül’de raporu teslim ettiklerini, raporun evrak kayıttan geçirildiğini, ancak buna rağmen 2 hafta boyunca gizlendiğini bundan 4 gün önce ısrarla söyledim. Şimdi de, 5 Eylül günü evrak kayıttan geçen ve iki hafta boyunca gizlenmek istenen bu raporun apar topar dava dosyasına gönderildiğini hepimiz biliyoruz. Bu iddialarımın basında yer almasının hemen ardından bu rapor‘dava dosyasına havale’ ibaresi üstüne yazılarak dosyasına gönderildi.
Konuyla ilgili geçtiğimiz hafta verdiğim soru önergesine verilecek cevapta da bu tarihler elbette yer alacak. Zaten konu hakkında yetkililerin suskunluğu ortada. İddialarımızın üzerine kimse çıkıp da ‘yok böyle bir şey, olmamıştır’ şeklinde cevap veremedi bile. Bu son derece önemli iddiaları görmemiş, duymamış olamazlar. Zaten, 4 aydır beklenen raporun bizim bu iddiaları açıklamamızdan bir gün sonra dosyaya girmesi her şeyi açıkça ortaya koyuyor.
GERÇEKLERİ GİZLEMEK İSTEDİLER
Bu son derece önemli tespitleri ortaya koyan bu rapor adeta ‘sumen altı’ edilmek istendi. Üzerinde değişiklik yapılması istendi. Çünkü biliyorlardı ki, rapor birilerine dokunacak, yüksek rakımlı tepelerdeki birilerini rahatsız edecekti. Zaten bilirkişi raporu da tüm gerçeği olduğu gibi ortaya koymuş! Siyasetten, bürokrasiye, işverene kadar tüm suçlular, tüm kusurlar tek tek sıralanmış. Işte aylardır bunu gizlemeye çalışıyorlarmış!
Gizlemek istedikleri, kimsenin görmesini istemedikleri raporu bugün hepimiz okuduk. Bugün kazanın üzerinden neredeyse 4,5 ay geçti. Açıklanan bu rapor, Soma’da hükümetin iddia ettiğinin aksine bir ‘fıtrat’ değil büyük bir ihmal hatta kasıt olduğunu ortaya koyuyor. Bir cinayet, bir katliam olduğunu gözler önüne seriyor. Bu kaza önlenebilirdi. Önlenemedi.Çünkü önlem alınmadı. Hem 2010 yılında kurulan Maden Araştırma Komisyonu hem de Devlet Denetleme Kurulu raporları, diğer tüm raporlar Soma’yı, bu bölgeyi defalarca uyardı. Nitekim, bilirkişi raporuna göre de bu faciadan ilgili Bakanlar da , Türkiye Büyük Millet Meclisi de sorumlu. Hükümet, 13 Mayıs’ın ardından sürekli şu şekilde kendini savundu: ‘Mevzuatımız tam, biz suçsuzuz ama işverenler mevzuata uymuyor!’ Oysa bilirkişi raporu bunun tam aksini söylüyor. Bakın ne diyor? Gerek 2010 yılı Maden Araştırma Komisyonu’nun gerekse Devlet Denetleme Kurulu raporlarının önerileri ne mevzuaatta ne de gerçek hayatta yer bulmuştur!(Syf.116)
FACİANIN ASIL MÜSEBBİBİ SİYASET VE SERMAYE İŞBİRLİĞİDİR!
Soma Holding’in 2010’da madeni alınca kısa sürede çok fazla üretim yapma mantığı güttüğü ve iş güvenliğini tehlikeye attığı raporda kayıtlı.
Çalışanlara verilen gaz maskelerinin kontrol kayıtları düzenli olarak yapılmamış.
Havalandırma planı hiç güncellenmemiş, ilk haliyle kullanılmış. Ocakta, bazı vardiyalara ait gaz ölçüm sonuçları, gaz ölçümü yapılmadan rastgele doldurulmuş hatta önceki sayfalardan kopyalanmış.
Bilirkişi raporunda, ocakta 48 gaz ve 19 karbonmonoksit (CO) sensoru bulunduğu, bunların bir kısmının çalışmadığı, cihazların kalibrasyon sorunlarının olduğu, düzgün okuma yapmadığı, pek çok kez çalışma sınırının çok üzerinde CO değerleri ölçüldüğü gibi hususlar detaylıca yer almış.
Özellikle raporda, ocaklardaki sensorların miktarı, güvenilirliği, olay anında dahi bilgi aktarımını içeren çalışma esaslarına dair yeterli tedbirlerin işveren ve kontrol eden TKİ tarafından alınmadığı gözükmektedir deniliyor.
Maden İşleri Genel Müdürlüğü, bunların elektrik ve projelerini dahi mühendislik hizmeti sınıfına almamakla Maden Kanunu’nu ihlal etmektedir” ifadelerini kullanıyorlar.
Ayrıca geçtiğimiz haftalarda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın soruşturulmasına izin vermediği müfettişlerin, kazadan önce yaptıkları denetimlerin kapsamlı olmadığını, yüzeysel olduğunu da ortaya koymuşlar.
Nitekim daha fazla kömür için hayatların sıfırlandığını, normalin 3-3,5 katı üretim yapıldığını yazıyor bu rapor. İşverenden, TKİ’ye, MİGEM’den Çalışma Bakanlığı’na, Enerji Bakanlığı’na kadar çok sayıda suçlu var. Ama raporun yorumlanmasında şunu kimsenin göz ardı etmemesi gerekiyor: 13 Mayıs faciasının asıl müsebbibi siyaset ve sermaye işbirliğidir!
Yorum Yap