YSK, CHP 22'nci Olağanüstü Kurultayı'na ilişkin iptal talebi reddetti
CHP’li Komisyon üyelerinden basın yasağına itiraz
TBMM Soruşturma Komisyonu’nun CHP’li Üyeleri İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, İstanbul Milletvekili Osman Korutürk, İzmir Milletvekili Rıza Türmen ile Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü; basın yasağının kaldırılması için hazırladıkları itiraz dilekçesini Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliğine gönderilmek üzere Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliğine verdiler.
Soruşturma Komisyonu CHP üyelerinin basın yasağının kaldırılması ile ilgili verdiği itiraz dilekçesi şöyle:
ANKARA 8. SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
Gönderilmek Üzere
ANKARA 7. SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
Dosya No: 2014/4205 D.İş
İTİRAZ EDENLER: Erdal Aksünger
İzmir Milletvekili TBMM Soruşturma Komisyonu Üyesi
Osman Korutürk
İstanbul Milletvekili TBMM Soruşturma Komisyonu Üyesi
Rıza Türmen
İzmir Milletvekili TBMM Soruşturma Komisyonu Üyesi
Emre Köprülü
Tekirdağ Milletvekili TBMM Soruşturma Komisyonu Üyesi
İTİRAZ KONUSU: Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2014/4205 Değişik İş No’lu kararının kaldırılması talebidir.
İTİRAZLARIMIZ
Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 25.11.2014 tarihli 2014/4205 D.İş. no’lu kararı ile eski bakanlar Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Erdoğan bayraktar ve Muammer Güler’in kişilik haklarının zedelenmesinin önlenmesi, şöhret ve diğer haklarının korunmasının sağlanması bakımından Türkiye Büyük Millet Meclisi Soruşturma Komisyonu’nun tanık, bilgi sahibi, bilirkişi sıfatıyla veya diğer ilgililer olarak beyanlarına başvurduğu kişilerin komisyona vermiş oldukları beyanlara yönelik olarak 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 3/2 maddesi gereğince soruşturma bitim tarihi olan 27.12.2014 tarihine kadar yayın yasağı konması usule, kanuna ve açıkça hukuka aykırıdır. Bizler Türkiye Büyük Millet Meclisi Soruşturma Komisyonu üyeleri olarak bu karara itiraz ediyoruz. Şöyle ki;
Usule İlişkin İtirazlarımız:
1- İtiraz konusu Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin vermiş olduğu yayın yasağı kararı için başvuruyu Türkiye Büyük Millet Meclisi Soruşturma Komisyonu başkanı olan Hakkı Köylü yapmıştır. Hakkı Köylü kendi adına böyle bir karar alınması için başvuruda bulunamaz. Kişiler kendi kişilik haklarının korunmasını ve şöhretlerini kendileri savunurlar. Neyin bu hakkın tecavüzüne yol açacağına kendileri karar verirler. Ancak kısıtlılar veya reşit olmayanların haklarını korunması amacıyla, velileri ya da vasileri talepte bulunabilirler. Hakkı Köylü yayın yasağına konu olan menfaatleri ve kişilik hakları korunması amaçlanan Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar ve Muammer Güler’in vasisi değildir. Yani Hakkı Köylü’nün taraf ehliyeti yoktur. Oluşan ya da olması muhtemel bir suçun muhatabı ya da tarafı olmadığı için böyle bir karar alınması amacıyla başvurma hakkı olmayan bir kişinin başvurusu ile verilmiş yayın yasağı kararı yoklukla maluldür. Derhal kaldırılması gerekmektedir.
2- İçtüzük’ün 27. maddesi “Komisyonlar, başkanları yönetiminde çalışır” demekte ancak bunun bir yetki değil bir görev olarak düzenlendiği açıktır. Komisyon başkanının toplantıya çağırması düzenlenirken komisyon üyelerinin 1/3’ü tarafından da toplantıya çağrılması da düzenlenmiştir. Aynı şekilde komisyon başkanının bu çağrıda toplantı gündemini belirteceği düzenlenmişken komisyonun gündemine hakim olduğu düzenlenmiştir. Dolayısıyla yarı yargısal nitelikte olan, savcılık görevini ifa eden komisyon üyeleri bakımından bir üstünlük bulunmamaktadır, komisyon üyeleri eşittir. Yayın yasağı talebi, Soruşturma Komisyonu Başkanı’nın Komisyon’un kararı ve hatta komisyon üyelerinin bilgisi dahi olmaksızın tek taraflı talebi üzerine alınmaktadır. Yukarıda da açıkladığımız üzere Başkan’ın Komisyon kararı olmadan komisyon adına hareket etmeye yetkisi yoktur. TBMM Komisyon Başkanlarının görev ve yetkileri TBMM içtüzüğünde tadadi olarak sayılmıştır. Komisyon Başkanı komisyon kararı olmadan hareket edemez. Hareket ederse ortada yetki gaspı vardır. Bu nedenlerle Komisyon Başkanı Hakkı Köylü tarafından yapılan yayın yasağı talebi hukuki dayanaktan yoksundur, geçersizdir. Meşru olmayan talebe dayanarak alınan karar da doğal sonucu olarak hükümsüzdür.
TBMM’nin iradesiyle kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu’nun çalışmasıyla ilgili olarak yargı organının yayın yasağı kararı alması ve böylelikle yargının TBMM’nin faaliyetlerine müdahale etmesi kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır. Mahkeme bu kararı ile yetkisini aşmıştır. Soruşturma Komisyonu Başkanı’nın yayın yasağı için başvurması da aynı şekilde kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlalidir.
3- Türk Ceza Kanunu’nda şerefe karşı suçların soruşturma ve kovuşturma koşulu mağdurun şikayetine bağlıdır. Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği vermiş olduğu yayın yasağı kararını kişilik haklarının zedelenmesi, şöhret ve diğer haklarının korunması amacıyla vermiştir. Şöhreti korunması amacıyla ancak kişinin şikayeti üzerine karar verilir. Şikayete bağlı suçlarda kişinin talebi olmadan hiçbir kurum hatta mahkeme re’sen karar veremez. Usule aykırı yasaklama kararının kaldırılması gerekmektedir.
Esasa İlişkin İtirazlarımız:
4- Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin vermiş olduğu yayın yasağı kararı hiçbir somut delile dayanmamaktadır. Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği bu kadar önemli, evrensel, tüm toplumu ilgilendiren bir hakkı engellerken somut, hiçbir şüpheye yer vermeyecek, tartışılmaz delillere dayanmalıdır. TBMM Soruşturma Komisyonu‘nda bilgisine başvurulan ya da tanıklık eden kimin veya kimlerin beyanları Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar ve Muammer Güler’in kişilik haklarına nasıl bir zarar doğurmuştur belli değildir. Somut bir delil olmadan en temel anayasal hak olan haber alma hakkının engellenmesi anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne aykırıdır.
5– Tüm toplumu ilgilendiren cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu olarak kamuoyunda değerlendirilen ve Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar ve Muammer Güler’in bakanlıktan istifalarına yol açan TBMM’de soruşturma komisyonu kurulmasına yol açan bir olayda tanık, bilirkişi, bilgi sahibi kişilerin beyanlarının şöhreti korunması amacıyla yayınlanmasının yasaklanması, ilgili kişilerin kamuoyunda aklanmasının da önüne engel olmaktadır. Yayınların yapılması lehe ve aleyhe beyanların yayınlanması, kamuoyunda yolsuzluk yaptığı kanısının engellenmesinin de önüne geçmektedir. Çünkü komisyonda ifade verenlerin beyanlarının hepsinin aleyhe delil ya da kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemez. Varsayım üzerine yayın yasağı konulamaz.
6- Konulan yayın yasağı ifade ve basın özgürlüğünün açık bir biçimde ihlalidir. Anayasa’nın 26. Maddesinde öngörülen ifade özgürlüğüne getirilebilecek sınırlamaların yorumlanması için AİHM kararlarındaki kriterlere bakmak gerekir. AİHM kararlarına göre basın demokrasinin “bekçisidir”. Sağlıklı bir demokrasinin vazgeçilmez unsurudur (Sunday Times/İngiltere 1979). Bu amaçla basının halkı ilgilendiren konularda halkı bilgilendirmek, sorunları teşhir etmek görevi vardır (Özgür Radyo/Türkiye 2006). Bunu halkın kamuyu ilgilendiren konularda bilgi alma hakkı ile birlikte görmek gerekir (News Verlags/Avusturya 2000) . Basın görevini yerine getirirken bir kamuoyu yaratır ve kamuyu ilgilendiren konularda sağlıklı bir tartışma ortamı yaratır (Cumpana ve Mazare/Romanya 2004). Bu nedenlerle basın özgürlüğü geniş yorumlanmalı ve abartmalı hatta tahrik edici haberlerin dahi yayınlanmasına izin verilmelidir. Basın özgürlüğünün sınırlanması ancak şiddete teşvik ya da nefret söylemi gibi çok istisnai durumlarda söz konusu olabilir (Observer ve Guardian/İngiltere 1991, Campana ve Mazare/Romanya 2004). Unutulmamalıdır ki, hukukun üstünlüğü ilkesine göre yönetilen bir devlette basının ayrıcalıklı bir role sahip olmaktadır (Castells-İspanya,1992-Prager ve Oberschlick-Avusturya,1995).
Sonuç ve İstem: Yukarıda kısaca arz ve izah etiğimiz ve re’sen buyurulacak hususlar doğrultusunda Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2014/4205 Değişik İş No’lu yayın yasağı getiren kararının kaldırılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz. 27.11.2014
İTİRAZ EDENLER
Erdal Aksünger Osman Taney Korutürk Rıza Türmen Emre Köprülü
Yorum Yap