Özgür Özel: “Erdoğan, fakiri sevmiyor, zenginden alacağı vergiyi siliyor”
CHP’li Bekaroğlu’ndan Başbakan’a mektup
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Hükümet sözcülerinin yaptıkları açıklamalar çerçevesinde Başbakan Binali Yıldırım’a “referandum” mektubu…
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Hükümet sözcülerinin yaptıkları açıklamalar çerçevesinde Başbakan Binali Yıldırım’a “referandum” mektubu gönderdi. Bekaroğlu, “Önce Yardımcınız Numan Kurtulmuş, sonra da siz, referandum kampanyasında hiçbir ölçü tanımayacağınızı açık ettiniz. Ülkeyi yöneten, milletin iradesini temsil edenlerin toplumu ayrıştırıcı, ötekileştirici söylemleri sürekli olarak yinelemesi, bunun üzerinden toplumdaki gerilimi ve korkuyu arttırarak baskı kurması hiçbir aklın alabileceği bir yaklaşım değildir. Açıkça partilerin, kişilerin ve en basiti toplumsal tepkisini gösteren herkesin hedef gösterilmesi, bu ülkeyi daha da bölmekten ve kutuplaştırmaktan öte bir anlam taşımaz. Bu durum korkarım ki; gerginliği arttıracaktır. İnsanlar arasındaki güven ve dayanışma yerini muhbirliğe, güvensizliğe, korkuya ve düşmanlığa bırakacaktır. Bu durumdan ciddi endişeler duymaktayız” dedi.
Bakaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım’a “referandum” mektubu gönderdi. Başta Başbakan Yıldırım olmak üzere, Hükümet sözcülerinin, “referandum kampanyasında hiçbir ölçü tanınmayacak” şeklindeki açıklamaları anımsatarak, Sayın Kurtulmuş, daha sonra düzeltmeye çalıştığı açıklamasında halkı açıkça tehdit etmiş, terörün ancak referandumda “evet” çıkarsa azalacağını söylemiştir. Bu açıklamanın ülkemiz ve toplumumuz için vahim sonuçlarını konuşurken, siz Sayın Başbakanım, ülkenin ana muhalefet partisini “ülkeyi bölenlerle kol kola girmekle” suçlama aymazlığını gösterdiniz” dedi.
Bekaroğlu mektubunda şu görüşlere yer verdi:
“Partiniz Adalet ve Kalkınma Partisi, bu söylemlerinizin ana kaynağını oluşturan anayasa değişikliğinin ne anlama geldiğini, milletten saklamak için elinden geleni yapmıştır. Anayasa Komisyonu ve TBMM Genel Kurulu’nda ülkenin kaderini değiştirecek anayasa değişikliği gerektiği gibi konuşulamamış, toplantılar terörize edilerek yapılmak istenenin ne olduğunun millet tarafından duyulması engellenmiştir.
Görünen o ki, partiniz, Anayasa Komisyonu ve TBMM Genel Kurulu’nda bilinçli bir şekilde oluşturduğu gerginliği, topluma ve meydanlara taşımak istiyor. Başta Başbakan olarak sizin ve partinizin yetkililerinin bu söylemlerinin başka bir anlamı olamaz. Bir kez daha altını çizmek isterim ki; ülke olarak geçirdiğimiz bu zor günlerde söylemleriniz toplumdaki nefret dilini daha da körüklüyor, toplumu ve vatandaşlarımızı birbirine düşürüyor.
Söylemlerinizden de anlaşıldığı üzere, partinizin referandum stratejisi ortada; belli ki, anayasa değişikliğine karşı çıkan herkesi, terörist, hain, gayri milli ilan ederek susturmaya, etkisizleştirilmeye çalışacaksınız. Yoksa söylemiş olduğunuz bu sözler başka nasıl izah edilebilir? “HDP ayağını kaldırıyor, CHP onun yerine basıyor. Meclis’te de bunu yaptılar. Belli ki sokakta da kol kola “hayırcılar korosu’na katılacak. Ey CHP, ey Atatürk’ün partisi, ne hallere düştün? Ülkeyi bölenlerle kol kola girmek yakışır mı Atatürk’ün partisine?’
Ülkenin Başbakan’ı olarak sizin böylesine bir aymazlık içinde olmanız kabul edilemez. Hiç kuşku yok ki, bu CHP’ye yapılan bir iftiradır; bu iftira CHP’ye yapışmaz, referandumdaki “hayır” oylarını da eksiltmez ama bu, zaten gergin bir şekilde girdiğimiz referandum kampanyasının tansiyonunu daha da yükseltir. Bunun da kimseye bir faydası olmayacağı açıktır; aksine toplumun iyice bölünmesi ülkeye çok büyük zararlar verir.”
CHP’li Bekaroğlu, referanduma “hayır” diyen herkesin terörist muamelesi gördüğünü dile getirdiği mektupta, medyada ve sokakta taraftarlarınız aynı öfke diliyle konuşmaya başladılar. Sadece konuşma değil; “Sayın Başbakan; bilin ki bundan sonra sokakta ortaya çıkacak istenmeyen her olayın baş sorumlusu sizsiniz.
Sayın Başbakan; size teklifim şudur: Madem kendinize güveniyorsunuz, doğru bir iş yaptığınıza inanıyorsunuz, bu siyasi ahlakla bağdaşmayan tehlikeli oyunları terk edin” diye yazdı.
***
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun mektubunun tamamı şöyle:
Sayın Başbakanım;
Önce Yardımcınız Numan Kurtulmuş, sonra da siz, referandum kampanyasında hiçbir ölçü tanımayacağınızı açık ettiniz.
Sayın Kurtulmuş, daha sonra düzeltmeye çalıştığı açıklamasında halkı açıkça tehdit etmiş, terörün ancak referandumda “evet” çıkarsa azalacağını söylemiştir. Bu açıklamanın ülkemiz ve toplumumuz için vahim sonuçlarını konuşurken, siz Sayın Başbakanım, ülkenin ana muhalefet partisini “ülkeyi bölenlerle kol kola girmekle” suçlama aymazlığını gösterdiniz.
Ülkeyi yöneten, milletin iradesini temsil edenlerin toplumu ayrıştırıcı, ötekileştirici söylemleri sürekli olarak yinelemesi, bunun üzerinden toplumdaki gerilimi ve korkuyu arttırarak baskı kurması hiçbir aklın alabileceği bir yaklaşım değildir. Açıkça partilerin, kişilerin ve en basiti toplumsal tepkisini gösteren herkesin hedef gösterilmesi, bu ülkeyi daha da bölmekten ve kutuplaştırmaktan öte bir anlam taşımaz. Bu durum korkarım ki; gerginliği arttıracaktır. İnsanlar arasındaki güven ve dayanışma yerini muhbirliğe, güvensizliğe, korkuya ve düşmanlığa bırakacaktır. Bu durumdan ciddi endişeler duymaktayız.
Partiniz Adalet ve Kalkınma Partisi, bu söylemlerinizin ana kaynağını oluşturan anayasa değişikliğinin ne anlama geldiğini, milletten saklamak için elinden geleni yapmıştır. Anayasa Komisyonu ve TBMM Genel Kurulu’nda ülkenin kaderini değiştirecek anayasa değişikliği gerektiği gibi konuşulamamış, toplantılar terörize edilerek yapılmak istenenin ne olduğunun millet tarafından duyulması engellenmiştir.
Görünen o ki, partiniz, Anayasa Komisyonu ve TBMM Genel Kurulu’nda bilinçli bir şekilde oluşturduğu gerginliği, topluma ve meydanlara taşımak istiyor. Başta Başbakan olarak sizin ve partinizin yetkililerinin bu söylemlerinin başka bir anlamı olamaz. Bir kez daha altını çizmek isterim ki; ülke olarak geçirdiğimiz bu zor günlerde söylemleriniz toplumdaki nefret dilini daha da körüklüyor, toplumu ve vatandaşlarımızı birbirine düşürüyor.
Söylemlerinizden de anlaşıldığı üzere, partinizin referandum stratejisi ortada; belli ki, anayasa değişikliğine karşı çıkan herkesi, terörist, hain, gayri milli ilan ederek susturmaya, etkisizleştirilmeye çalışacaksınız. Yoksa söylemiş olduğunuz bu sözler başka nasıl izah edilebilir? “HDP ayağını kaldırıyor, CHP onun yerine basıyor. Meclis’te de bunu yaptılar. Belli ki sokakta da kol kola ‘hayırcılar korosu’na katılacak. Ey CHP, ey Atatürk’ün partisi, ne hallere düştün? Ülkeyi bölenlerle kol kola girmek yakışır mı Atatürk’ün partisine?”
Ülkenin Başbakan’ı olarak sizin böylesine bir aymazlık içinde olmanız kabul edilemez. Hiç kuşku yok ki, bu CHP’ye yapılan bir iftiradır; bu iftira CHP’ye yapışmaz, referandumdaki “HAYIR” oylarını da eksiltmez ama bu, zaten gergin bir şekilde girdiğimiz referandum kampanyasının tansiyonunu daha da yükseltir. Bunun da kimseye bir faydası olmayacağı açıktır; aksine toplumun iyice bölünmesi ülkeye çok büyük zararlar verir.
Sayın Başbakan; sizin yukarıda kurduğunuz bu bölücü dil vatandaşlarımıza yansımaya başladı, sosyal medyada ve sokakta taraftarlarınız aynı öfke diliyle konuşmaya başladılar. Sadece konuşma değil; emrinizdeki polis, “HAYIR” diyen herkese terörist muamelesi yapmaya başladı. Bu yetmezmiş gibi mafya bozuntuları, paramiliter güçleriniz insanları tehdit etmeye ve saldırmaya başladılar. Sayın Başbakan; bilin ki bundan sonra sokakta ortaya çıkacak istenmeyen her olayın baş sorumlusu sizsiniz.
Sayın Başbakan; size teklifim şudur: Madem kendinize güveniyorsunuz, doğru bir iş yaptığınıza inanıyorsunuz, bu siyasi ahlakla bağdaşmayan tehlikeli oyunları terk edin. Siz millete güvenmiyor musunuz; niçin anayasa değişikliğini milletten saklıyorsunuz? Bırakın herkes konuşsun; herkes kampanyasını yapsın; siz de anlatın biz de anlatalım, millet kararını versin.
Sayın Başbakan; bir şey daha var, bu da çok önemli. Bakınız; ülkemizin ve milletimizin kaderini değiştirecek kadar önemli bir anayasa değişikliğinin halk oylaması yapılacak. Böylesine bir referandumun; serbest, temiz, açık ve adil bir şekilde yapılması gerekiyor.
Bu referandumun serbest, temiz, açık ve adil olabilmesi için şu tedbirlerin alınması elzemdir:
- “Hayır” kampanyası yapanların üzerinde kurulan baskıları kaldırın; Valiler, Kaymakamlar, polis daha şimdiden “Hayır” kampanyası yürütenlere göz açtırmıyor. Siz Başbakan olarak çıkın ve “Hayır” kampanyası yapanlara hiçbir şekilde baskı uygulanmayacağını, bu şekilde davranan kamu görevlileri için derhal işlem yapılacağını açıklayın.
- TRT ve Anadolu Ajansı gibi devlete ait olan ve harcamalarını tüm yurttaşların vergileri ile karşılayan kurumların tarafsız davranacaklarını ilan edin ve bunu sağlayın. Örneğin; TRT, “Evet”, ve “Hayır” diyen siyasi parti ve kişilere programlarında eşit yer versin.
- Sayın Cumhurbaşkanının, sizin ve Bakanlarınızın seçim çalışmalarında devlet imkânlarını kullanmayacağını ilan edin ve bunu sağlayın. Makamlarınız dolayısıyla size tahsis edilen uçakları, arabaları kullanmayın, örtülü ödenekten ya da başka yollarla bu iş için beytülmalden bir kuruş almayın.
- Siyasi partilerin referandum kampanyalarında belediye imkânlarını kullanmalarını engelleyin.
- RTÜK aracılığı ile özel radyo ve televizyonların yayınlarında “Evet” ve “Hayır” diyen siyasi partilere eşit yer vermelerini, programlarında tarafsız davranmalarını, “Evet” ve “Hayır” diyenlerin kendilerini eşit bir şekilde ifade etmelerini sağlayın.
- Ülkenin Başbakan’ı olarak tüm siyasi parti liderleri ile birlikte TRT ve diğer televizyonlara çıkın ve millete bu anayasa değişikliğinin ne anlama geldiğini anlatın. Tüm demokratik medeni ülkelerde yapılan bu programlardan halkımızı mahrum etmeyin.
- Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığının Seçim Bilişim Sistemi (SEÇSİS) üzerinde dünya kadar spekülasyon yapılmaktadır. Bu spekülasyonların gerçeklik payını bilemiyorum ama Nisan ayındaki referandum için bu spekülasyonları tamamen ortadan kaldırmak gerekir. Bunun için yapılacak iş; sistemi şeffaf hale getirmektir. Bu da siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarına sistemin tam olarak nasıl işlediğinin bildirilmesi ve yine siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının kendi uzmanları aracılığıyla bu işleyişi denetleme imkanı getirilmesi ile olur.
İşte Sayın Başbakan’ım bunları yaparsanız; bu ülkede temiz bir referandum yapılır; milletimiz neye “Hayır” neye “Evet” dediğini bilir. Böyle olunca da sonuç “Evet” de çıksa “Hayır” da çıksa herkes buna razı olur, aksi takdirde yıllar geçse de referandum üzerinde bir şaibe hep var olur. Elbette siz kendinizi Sayın Cumhurbaşkanı için feda edebilirsiniz, hatta bin kere de feda edebilirsiniz. Ama sizin esas göreviniz, milletin size verdiği görev, kendinizi feda etmek değil, bu referandumun şeffaf, adil ve güvenilir bir şekilde yapılmasını sağlamanızdır. Bunu lütfen yapın Sayın Başbakanım.
Saygılarımla. 30.01.2017.
Prof. Dr. Mehmet BEKAROĞLU
CHP İstanbul Milletvekili
Yorum Yap