CHP’li Atıcı: ‘Sağlık hizmetlerine sadece para ile ulaşılabiliniyor’

Sağlık hizmetlerinin her geçen gün kötüleşmekte ve bu durumun sağlık istatistiklerine de yansımakta olduğunu belirten Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, sağlık hizmeti sunumundaki kötüleşmenin TBMM tarafından ele alınarak sorunların saptanması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi için meclis araştırma önergesi verdi.

Mersin Milletvekili Atıcı’nın TBMM Başkanlığına sunduğu Araştırma Önergesi şöyle:

“Anayasamıza göre Devlet, her bireyin sağlıklı doğması, sağlıklı büyümesi ve sağlıklı kalmasını sağlamakla yükümlüdür. Sosyal devlet anlayışından uzak politikalarla Hükümet halkın sağlıklı olma hakkını karşılayamamıştır. Ayrıca katkı ve katılım payları nedeniyle yoksul vatandaşın sağlık hizmetlerine erişim hakkı da engellenmiştir.

Devletin bütçesinden ve halkın cebinden giderek artan harcamalara, tıbbi ve teknolojik gelişmelere rağmen sağlık hizmetlerinde halkın beklentilerinin karşılanmaması bir yönetim zaafı olduğunu göstermektedir.

Sağlık hizmetleri her geçen gün kötüleşmekte ve bu durum sağlık istatistiklerine de yansımaktadır. Sağlık hizmeti sunumundaki kötüleşmenin TBMM tarafından ele alınarak sorunların saptanması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi gerekli olmuştur. Bu amaçla Anayasa’nın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını teklif ederiz.

Sağlık hizmetleri, doğrudan yaşam hakkı ile ilgili olması nedeniyle, diğer kamu hizmetlerinden farklıdır. Sağlık hizmeti ertelenemez ve devredilemez özelliklere sahiptir. Bu özellikler, sağlığı en önemli insan hakkı haline getirir.

Bugünkü siyasi iktidar 12 yıl önce Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında ithal bir projeyi uygulamaya koymuştur. Sağlıkta yapılan dönüşüm yıllar içinde, Anayasaya, insan haklarına, ahlak ve vicdana aykırı biçimde,  bir hizmet alanı haline getirmiştir.

AKP Hükümetlerinin uyguladığı Sağlıkta Dönüşüm Programı öncesinde hastalardan sadece ilaç katılım payı (emekliye %10, çalışana %20) alınırken, şimdi hastaların her kademede ödemesi gereken katkı payları aşağıdaki gibidir.

Sağlık hizmeti almak isteyen vatandaşın her kademede ödemesi gereken katkı/katılım payları şimdilik aşağıdaki gibidir.

1-Randevu için ödenecek telefon ücreti

2-Devlet hastanesinde muayene katılım payı  (5 TL)

3-Aile sağlığı merkezinde yazılsa bile reçete ücreti (3 TL)

4-Üç kalemden fazla ilaç gerekirse kutu başına 1 TL ek ücret

5-İlaç katılım payı (emekliye %10, çalışana %20)

6-Eşdeğer ilaç fiyat farkı (yazılan ilaç ile aynı içerikteki en ucuz ilacın fiyat farkı)

7-Özel hastane fark ücreti (Son düzenleme ile % 200’e kadar)

8-Tetkik fark ücretleri

9-Erken muayene/ameliyat fark ücreti

10-Öncelikli tetkik ücreti

11-İstisnai sağlık hizmeti (ağrısız doğum, laparoskopik işlemler gibi)

12-Otelcilik hizmetleri adı altında alınan farklar.

Katkı ve katılım miktarları yoksullar dışında orta direk diye tanımlanan kesimi de sarsmaya başlamıştır. Nitekim özel sigorta şirketleri, katkı katılım paylarına karşı vatandaşı korumak için “tamamlayıcı sigorta” adı altında özel sigorta poliçeleri satmaya başlamıştır. Böylece SGK’nın karşıladığı sağlık hizmetlerinin eksik olduğu itiraf edilmiştir.

TÜİK rakamlarına göre, vatandaşın cebinden harcadığı para üç misli artmıştır  (kişi başına cepten harcama 2002’de 56 TL,  2012’de 157 TL). Vatandaşın cepten sağlık harcaması Amerikan Doları bazında da 2,3 kat artmıştır (2002’de cepten harcama: 37 dolar, 2012’de: 87 dolar).

Halkın ekmek, su, süt, elektrik gibi temel ihtiyaçlarından toplanan vergilerle oluşturulan bütçeden sağlık hizmetlerine ayrılan miktar giderek artmış ancak gayri safi yurt içi hâsıladan ayrılan pay değişmemiştir.

2013 Sağlık harcamaları TÜİK rakamlarına göre 84 milyar 390 milyon TL’dir. Bunun yaklaşık 54 milyar TL’sini SGK, tedavi edici sağlık gideri olarak harcamıştır. Bu kadar yüksek rakamlara rağmen Sağlık Bakanlığı sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği için yatırım yapamadığını itiraf etmiştir. Halkın gelecekteki sağlık hakkı, Kamu-Özel İşbirliği modeliyle hastane yapmak ve işletmek üzere uluslar arası sermayeli inşaat şirketlerine hazine garantisi ile satılmıştır.

Kötü yönetim sağlık hizmetlerini paralı hale getirilirken ayrıca,12 yılda bitmeyen yasa yönetmelik değişiklikleri ve ideolojik kadrolaşma çabaları, yönetimsel kargaşa yaratmıştır. Hükümetin politik dili ve yaratılan hayali beklentilerin karşılanamaması sonrasında sağlık çalışanlarına karşı şiddet önemli ölçüde artmıştır.

Sağlık hizmetlerinde, toplum sağlığı hedeflendiğinde yöntem, evrensel altın standart, koruyucu sağlık hizmetleridir. Hükümet bugüne kadar uyguladığı politikalarla tedavi edici hizmetlerini pazarlayanların esiri olduğunu göstermiştir. Bunun sonucu olarak kaybolmaya yüz tutan hastalıklar yeniden hortlamış, kronik hastalıklar artmış, kanser vakaları artmış, anne-bebek ölümleri 1945 yılından sonra ilk kez 2013 yılında artmıştır.

Sonuçta; Sağlıkta Dönüşüm Programı, özel hastaneye gidebilen ve fark ödeyebilen toplum kesimi için beklentileri karşılamış izlenimi vermektedir. Ancak, bu program mutlu azınlık ile mutsuz çoğunluğun arasındaki uçurumu da derinleştirmiştir. Bu derinlik arttıkça, sağlık hizmetleri sunumu, giderek artan bir başka toplumsal çatışma alanı haline gelmektedir.”