CHP PM üyelerine ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ soruşturması!

CHP’nin 5 PM üyesi “Cumhurbaşkanına hakaret”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”, “iftira” ve “AKP yöneticilerine yönelik hakaret” suçlamasıyla açılan soruşturma kapsamında savcılığa yazılı ifade verdi.

CHP PM üyeleri Yıldırım Kaya, Yaşar Seyman, Gamze Taşçıer, Hakkı Süha Okay ve Ali Rıza Erbay Ankara Adliyesine gelerek, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısına ifade verdi. PM üyeleri, ifadelerini yazılı olarak savcıya teslim etti.

PM üyesi Kaya, adliye önünde yaptığı açıklamada, CHP’nin ülkenin sıcak gündemiyle ilgili açıklamada bulunmasının doğal olduğunu ifade etti.

CHP’nin iktidarı ve politikalarını eleştirmesinin hukuki takibinin olmaması gerektiğini belirten Kaya, şunları kaydetti:

“Bu ülkede kan ve gözyaşı dinmemişse, terör devam ediyorsa, şehit cenazeleri gelmeye devam ediyorsa, cezaevlerinde insanlar yatmaya devam ediyorsa, ‘Pardon, 11 bin kişide ByLock yokmuş. FETÖ bunları yüklemiş, biz de bunun farkına varmamıştık’ diyorlarsa, demek ki hukukun bittiği, siyasetin ayağa kalkması gereken bir yerdeyiz. CHP PM üyeleri olarak, PM’nin aldığı kararın bir kez daha tekrarını yapacağız. Bunun arkasındayız. Politik olarak bu mücadele, iktidar değişinceye kadar devam edecek.”

CHP’lilerin avukatı Mesut Çalğan da soruşturmanın suç duyurusu üzerine açıldığını bildirdi.

Olağanüstü gündemli olarak 6 Kasım 2016’da toplanan CHP PM’nin ardından “CHP Parti Meclisi’nden Yurttaşlarımıza” başlıklı bildiri yayınlamıştı. PM üyeleri hakkında, bildirinin ardından soruşturma başlatılmıştı.

***********************0************************

CHP PM ÜYELERİNİN SAVCILIĞA VERDİĞİ SAVUNMA DİLEKÇESİ ŞÖYLE:

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

DOSYA NO: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/1891 S. Soruşturma Dosyası

YAZILI BEYANDA 

BULUNAN   :   Yıldırım KAYA

İSNATLAR     :  Cumhurbaşkanına Hakaret (TCK md.299), Adalet ve Kalkınma  Partisi Yöneticilerine Hakaret (TCK.md.125),Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik(TCK.md. 216),İftira(TCK.md.267)

AÇIKLAMALAR

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisinin 06.11.2016 tarihinde olağanüstü gündemli olarak yapılan toplantısında “CHP Parti Meclisinden Yurttaşlarımıza” başlıklı bildiride yer alan ifadeler nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret”, “Adalet ve Kalkınma Partisi Yöneticilerine yönelik hakaret/aşağılama” suçlarının işlendiğinden bahisle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi vekilleri tarafından yapılan şikâyetler sebebiyle iş bu soruşturma başlatılmış, belirtilen tarihte Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyesi sıfat ve görevim dolayısıyla isnatlar yönünden savunmamız talep edilmiştir.

Söz konusu Parti Meclisi bildirisine imza atarak katıldım ve içeriğini aynen tekrar ediyorum.

Şikayete konu bildiri içeriğinde hiçbir suç unsuru yoktur.

Ana muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin Kurultaydan sonra en yüksek karar organı olan Parti Meclisi ülkemizin içinde bulunduğu durumu tespit edip sorumlusu olarak 15 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarını göstermesi, hem hakkı hem de muhalefet etme görevinin gereğidir.

Bildiri metni bütünü itibariyle incelendiğinde, 15 yıldır ülkeyi yöneten AKP hükümetinin yanlış politikaları ve hatalı uygulamalarına vurgu yapılmakta, PKK, IŞİD, FETÖ gibi terör örgütlerinin ülke güvenliğini tehdit eder hale gelecek düzeye gelmesinde hükümetin bu tür terör örgütlerine çeşitli saiklerle lojistik destekler sağlayarak TCK’da ifadesini bulan terör örgütlerine yardım ve yataklık suçunu işlediği ve bu politikaların ülkeyi darbe ortamına sürüklediğinden söz edilmektedir.

Yine darbe girişimi sonrası ortaya konan uygulamaların toplumsal uzlaşıyı dışlayan, hukuk devletini ve demokrasinin temel ilkelerini yok sayan bir anlayışı yansıttığından yakınılmaktadır. İktidar partisinin uygulamalarının ülkemizde kaygı verici gelişmelere sebebiyet verdiği ve gelinen aşamanın toplumumuzun özgürlüğüne, ülkemizin bekasına yönelik büyük bir tehdit oluşturduğundan söz edilmektedir.

Nitekim ana muhalefet partisi olarak bu konuda AKP hükümeti yetkilileri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur.

Muhalefetin baskı altına alındığı, serbest tartışma ortamının kısıtlandığı ve farklı görüşlerin hoş görülmediği bir toplumda çoğulcu demokrasinin varlığından söz edilemez. Gerçek bir demokrasiden söz edebilmek için, muhalefetin korunması, çoğunluğu ve iktidarı eleştirebilme hakkının tanınması, muhalefetin görüş, düşünce ve önerilerini tam bir açıklık ve serbesti içerisinde ortaya koyabilmesi gerekir. Çağdaş demokrasilerde, muhalefet, kamuoyunun, Anayasal sistemin ve yasaların teminatı altındadır

Muhalefet partileri, muhalefet etme hakkını, bünyesinde bulunan siyasiler tarafından bireysel tasarruflarla kullanabileceği gibi, parti organları aracılığıyla da bu hakkın kullanılması söz konusu olabilir. Muhalefet partisinin, yetkili karar organları aracılığıyla ülkenin sorunları hakkında görüş bildirmesi, önerilerde bulunması, iktidarın yanlışlarını göstermesi, iktidarı en ağır ve sert şekilde eleştirmesi, toplumu iktidarın politikaları konusunda bilgilendirmesi, aydınlatması muhalefet etme görev ve sorumluluğunun doğal bir sonucu olup, aynı zamanda demokrasinin de en temel gerekliliklerinden biridir. UNUTULMAMALIDIR Kİ, HER REJİMDE BİR İKTİDAR VARDIR, ANCAK MUHALEFET SADECE DEMOKRASİLERDE BULUNUR.

94 yıllık Cumhuriyet deneyimimizde ilk kez ana muhalefet partisinin yetkili organı tarafından yayınlanan bir bildiri, şikayete konu edilerek bir soruşturmayla karşı karşıya bırakılmıştır. Bir ülkede ana muhalefet partisinin yaptığı eleştiriye, ne kadar rahatsız edici olursa olsun tahammül edilemeyip şikayette bulunulması, ülkemizin içinde bulunduğu ve bu bildirinin vurguladığı açmaza ne kadar saplanıldığının, acil demokrasi ihtiyacının ne kadar yoğun yaşandığının bir göstergesidir.

Ana Muhalefet Partisinin görüşleri, kararları ve bildirilerine bile tahammül edilemeyen bir ülkede, ne ifade özgürlüğünden ne de gerçek bir demokrasiden söz edilebilir.

Bu yönüyle çağdaş bir demokraside, bu bildiri metni hakkında suç duyurusunda bulunulması, halkımızın hak ettiği özgürlük düzeni ile hoşgörü ve çoğulcu demokrasinin ilke ve prensiplerine sahip çıkılması gerekliliğini bir kez daha kanıtlamaktadır.

Soruşturmaya konu bildiri ifade hürriyeti kapsamında kalmaktadır.

Gerek ülkemizin taraf olduğu AİHS ve gerekse Anayasamızda ifadesini bulan ifade hürriyetine ilişkin AİHM ve yüksek yargı organlarının birçok emsal kararında bu tür siyasi eleştirilerin ağır ve rahatsız edici olsa da siyasi kişilerce toleransla karşılanması gerektiği vurgulanmıştır.

Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesi cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenlemektedir. Bu düzenlemeye, Anayasa uyarınca tarafsız olan ve tarafsızlığı üzerine yemin eden cumhurbaşkanının, siyasi partisi ile ilişiğini kesmesi ile siyaset üstü bir konuma gelmesi sonrası kendisini siyaseten savunamayacak konumda olması nedeni ile ihtiyaç duyulmuştur. Türk Ceza Kanunu’nun yazıldığı dönemde, siyasi partisi ile bağını kesmeyen başbakana hakaret için ayrıca bir madde ihdas edilmemiş olmasının nedeni de budur. Yasa koyucu, cumhurbaşkanını bu tarafsızlığı nedeni ile ayrıca özel koruma altına almak istemiştir. Buna karşın bugün cumhurbaşkanı, siyasi parti ile bağını kesme yükümlülüğü altında değildir ve siyaseten tarafsız değildir. Haliyle artık böyle bir korumaya da ihtiyacı yoktur. Kaldı ki Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN bugün hem AKP Genel Başkanıdır, hem de bu sıfatla herkese ağzına gelen ifadeyi kullanmakta; her türlü saldırıda bulunmayı kendine hak saymaktadır. Bu nedenle ERDOĞAN özelinde de TCK m.299 hükmünün korumasından yararlanma hakkı kalmamıştır. Cumhurbaşkanına hakaret suçu artık işlenemez bir suç haline gelmiştir.

SONUÇ VE İSTEK:     Demokratik siyasi yaşamın vazgeçilmez unsuru olan ana muhalefet partisinin Kurultaydan sonra en yüksek karar organı olan Parti Meclisi’nin siyasi iktidarı eleştirip demokrasi, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve toplumsal barış istemesine dönük bildirisinden dolayı suç duyurusunda bulunulması bu iktidarın tahammülsüzlüğünü, muhalefetsiz bir tek adam rejimi istemesini göstermesi bakımdan ibretlik olup suç unsuru taşımayan bu bildiriyi aynen tekrar ederek konu hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesini talep ederim.

Saygılarımla
Yıldırım KAYA
CHP Parti Meclisi Üyesi