Diyanet İşleri Başkanlığı'na İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş atandı
CHP 3. Bölge Milletvekili Adayı Zeynel Emre: Sesimiz Meclise
CHP İstanbul İl Başkan Yardımcılığı, CHP İl Genel Sekreterliği ve CHP Bakırköy İlçe Örgütü Avukatlığı gibi önemli görevler üstlenen Zeynel Emre, CHP 3. Bölge Milletvekili Aday Adayı oldu.
Genç yaşlardan itibaren siyasete atılan ve Cumhuriyet Halk Partisi’nde önemli görevler alan Av. Zeynel Emre, “Sesimiz Meclise” sloganıyla 7 Haziran’daki Genel Seçimler için kolları sıvadı. Soruları yanıtlayan CHP 3. Bölge Milletvekili Aday Adayı Av. Zeynel Emre, siyasete başlamasından, CHP ile yollarının kesişmesine, hayalindeki Türkiye ve İstanbul’a ve milletvekili olması halinde İstanbul için yapacaklarına kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu.
Röportajı sonrasında örgüte ve halka da seslenen Zeynel Emre, “Ülkemizde siyaset kurumunun geleceği adına, bugüne kadar aldığımız pek çok önemli görevin başarıyla üstesinden geldik. Şimdi daha güçlü, daha etkin ve daha verimli olmak için meclise. Elbette sizin desteğinizle, elbette sizin beklentileriniz ve yüreğinizin sesiyle” ifadelerini kullandı.
Niçin politikaya atıldınız?
Hem ailem hem de çevremiz genelde siyasetle ilgilenen ve siyasi partilerde görevli kimselerden oluşmaktaydı. Siyaset evimizdeki muhabbetlerin her zaman birinci konusuydu. Dolayısıyla aktif olarak partimde görev almadığım dönemde dahi hem ülkenin hem de partinin gündemini çok yakın takip eder ve özellikle seçim dönemlerinde elimden gelen katkıyı verirdim.
Beni doğrudan siyasi sorumluluk almaya teşvik eden hatta zorlayan en önemli unsur AKP iktidarı altındaki Türkiye’nin geleceğine ilişkin endişelerimdir. Hatalı ve beceriksiz bir yönetimle Türkiye’nin yapısal bazı sorunlarının çözülmek yerine ağırlaşıp kronikleştiği, bu sorunlara çok ciddi yenilerinin eklendiğini gören her sorumlu yurttaş gibi elimi taşın altına sokmak istedim.
Niçin CHP’yi tercih ettiniz?
Çoğulcu ve barışçı bir toplumun, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir devletin ve rekabetçi, üretken ama aynı zamanda adil bölüşümü sağlayan bir ekonomik modelin ancak sosyal demokrat bir siyaset ile kurulabileceğini düşünüyordum. Bu nedenle CHP’yi tercih ettim. İdeolojik arka planın yanı sıra Türkiye’nin her yerine yayılmış örgüt yapısı, güçlü bir gelenekten gelmesi ve deneyimli kadroları ile de CHP’nin soldaki tek ciddi iktidar alternatifi olduğu kanısındayım.
Nasıl bir Türkiye istiyorsunuz?
İnsan Hakları ve demokrasi ekseninde biçimlenmiş çağdaş bir Anayasa’ya, bağımsız, tarafsız ve etkin bir yargı erkine, toplumun tüm renklerinin adil bir şekilde temsil edildiği,
denetleme ve yasama işlevlerini hakkıyla yerine getirebilen bir parlamentoya, özgür bir medyaya ve topluma, katma değeri yüksek ürünler üretebilen, ihracata dayalı büyüyen ve gelir dağılımı dengeli bir ekonomiye sahip çağdaş bir Türkiye istiyorum.
Aklı ve bilimi rehber edinmiş bir eğitim sistemine, yerinden yönetim prensibine göre organize olmuş etkin, hesap sorulabilir ve şeffaf bir devlet organizasyonuna, başta sağlık ve ulaşım olmak üzere nitelikli kamu hizmetlerine, yeşili, maviyi ve kültürü koruyup geliştiren bir anlayışa, ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ düsturuna uygun bir dış politikaya sahip çağdaş bir Türkiye istiyorum.
Sizce İstanbul’un öncelikli sorunları nelerdir?
Aslında İstanbul’un sorunlarını bir yanıyla Türkiye’nin genelinden ayırmak mümkün değil. İstanbul uzun bir süredir nerdeyse her ilimizin hatta ilçemizin belirli bir nüfus ölçeğinde temsil edildiği dev bir kozmopolite dönüşmüş durumdadır. Dolayısıyla İstanbul derken Türkiye’nin tüm siyasi ve ekonomik sorunlarının en şiddetli biçimde karşılık bulduğu, görünür olduğu ortak bir meydandan bahsediyoruz. Ama diğer yanıyla da kendine özgü ve çok ağır problemleri olan bir kenttir. Anadolu’daki ekonomik yatırımların ve iş imkânlarının yetersizliği İstanbul’un bugün 17 milyonları aşan bir nüfusa sahip olmasına sebep olmuştur. Plansız kentleşme, deprem açısından çok riskli yapı stoku, toplu ulaşım altyapısının yetersizliği, orman ve yeşil alan örtüsünde azalma, su havzalarının tehlike altında oluşu, şehrin kültürel varlığını ve denizle ilişkisini tehdit eden ölçüsüz ve hukuksuz yapılaşma, çağdaş ve entegre bir kent kültüründen ziyade bir ‘gettolar’ federasyonuna dönüşmesi İstanbul’a ilişkin hemen ilk akla gelen esaslı sorunlardır.
Maalesef AKP yönetimleri İstanbul’u korunması gerekli tarihi ve kültürel bir hazine olarak değil de harcanması, ranta dönüştürülmesi gereken bir meta olarak algıladı. Anadolu’da yeni cazibe merkezleri yaratmak yerine göçü teşvik eden, doğa ve kültürü tehdit eden dev yatırımlarla İstanbul’u adeta şantiyeye çevirdi. İstanbul’un binlerce yıl öncesine dayalı kent kimliği bu inşaat kampanyasının tehdidi altındadır. CHP iktidarı altında İstanbul’la ilgili şahsi olarak gündemde tutacağım öncelikli konular Depreme Hazırlık, Toplu Ulaşım ve Kültürel Entegrasyondur.
Peki, Milletvekili olursanız İstanbul’un bu sorunları için ne yapmayı planlıyorsunuz?
Depreme hazırlık noktasında; büyük adımlar atılması İstanbul açısından hayati, acil ve her türlü istismardan uzak tutulması gereken çok önemli bir ihtiyaçtır. ‘Gerçekten’ riskli olan yapıların ve jeolojik alanların profilinin çıkarılması (yıkıp yeniden inşa yerine) ‘güçlendirme’ öncelikli bir yenileme planı yapılması gerekir. Herkese standart teşvik yerine kişilerin gelir durumunu dikkate alan ‘hedef odaklı’ etkin bir teşvik mekanizması uygulanmalı. Mevcut haliyle dönüşümün çok kısıtlı kalacağı ve kapsamlı bir depreme hazırlık için yeterli olmayacağı açıktır.
Toplu Ulaşımdaki eksiklikler; Şehir içi ulaşımdaki sıkıntılar ve trafik tüm İstanbulluların yaşam kalitesini düşüren önemli bir problemdir. Toplu ulaşım özellikle raylı ulaşımın her türü yaygınlaştırılmalıdır. AKP yönetimi (vizyonerlik diye pazarladıkları) garip bir anlayışla hep makro ve sansasyonel projeleri hayata geçirme peşindedir. Üstelik bu projelerin çoğunda ihtiyaçlar ve sonuçlar iyi planlanmamıştır. Dev kamu yatırımlarıyla hem yandaş müteahhitlere verilerek milyarlarca dolarlık ihaleler yapılmakta hem de kamuoyunun gözü boyanmaktadır. Hâlbuki daha dikkatli bir kaynak yönetimi ve mikro anlayışla da çok sayıda probleme çözüm bulunabilir. CHP iktidarı döneminde şahısların değil kamunun ortak çıkarını düşünen bir anlayışla ve bütüncül bir bakışla toplu ulaşım sorunu yeniden ele alınacak ve bilimsel yöntemlerle çözülecektir.
Kültürel Entegrasyon açısından ise; Merkezi birkaç semti istisna tutarsak İstanbul; halihazırda yüzlerce kasabadan oluşan, kent kültürü ve kimliğinden kopmuş ve milyonlar açısından çalışma ve zorunlu ikamet yeri haline gelmiş bir şehre dönüşmüştür. Tipik bir sağ iktidar olan AKP şehri hep ekonomik getirileri üzerinden okumuş ve kültürel kimliğine yatırım yapmamıştır. Şehrin kültürel varlığını sürdüren ve yeniden üreten tiyatrolar, konser salonları, festivaller, kütüphaneler, sivil toplum merkezleri sadece sembolik olarak var olmuş ve toplumu dönüştürücü ve geliştirici fonksiyonlarını icra edememiştir. Sosyal demokrat bir CHP iktidarının öncelikli hedeflerinden biri de sağlıklı bir toplumun ana unsuru olan çağdaş kent kültürünün tüm İstanbul’da uygun mecralarda var olmasını sağlamak; semtler ve bölgeler arası kültürel ilişkileri artırıp ortak bir İstanbulluluk kimliğinin inşasına katkı sağlamaktır.
Peki, Milletvekili olursanız İstanbul’un bu sorunları için ne yapmayı planlıyorsunuz?
Depreme hazırlık noktasında; büyük adımlar atılması İstanbul açısından hayati, acil ve her türlü istismardan uzak tutulması gereken çok önemli bir ihtiyaçtır. ‘Gerçekten’ riskli olan yapıların ve jeolojik alanların profilinin çıkarılması (yıkıp yeniden inşa yerine) ‘güçlendirme’ öncelikli bir yenileme planı yapılması gerekir. Herkese standart teşvik yerine kişilerin gelir durumunu dikkate alan ‘hedef odaklı’ etkin bir teşvik mekanizması uygulanmalı. Mevcut haliyle dönüşümün çok kısıtlı kalacağı ve kapsamlı bir depreme hazırlık için yeterli olmayacağı açıktır.
Toplu Ulaşımdaki eksiklikler; Şehir içi ulaşımdaki sıkıntılar ve trafik tüm İstanbulluların yaşam kalitesini düşüren önemli bir problemdir. Toplu ulaşım özellikle raylı ulaşımın her türü yaygınlaştırılmalıdır. AKP yönetimi (vizyonerlik diye pazarladıkları) garip bir anlayışla hep makro ve sansasyonel projeleri hayata geçirme peşindedir. Üstelik bu projelerin çoğunda ihtiyaçlar ve sonuçlar iyi planlanmamıştır. Dev kamu yatırımlarıyla hem yandaş müteahhitlere verilerek milyarlarca dolarlık ihaleler yapılmakta hem de kamuoyunun gözü boyanmaktadır. Hâlbuki daha dikkatli bir kaynak yönetimi ve mikro anlayışla da çok sayıda probleme çözüm bulunabilir. CHP iktidarı döneminde şahısların değil kamunun ortak çıkarını düşünen bir anlayışla ve bütüncül bir bakışla toplu ulaşım sorunu yeniden ele alınacak ve bilimsel yöntemlerle çözülecektir.
Kültürel Entegrasyon açısından ise; Merkezi birkaç semti istisna tutarsak İstanbul; halihazırda yüzlerce kasabadan oluşan, kent kültürü ve kimliğinden kopmuş ve milyonlar açısından çalışma ve zorunlu ikamet yeri haline gelmiş bir şehre dönüşmüştür. Tipik bir sağ iktidar olan AKP şehri hep ekonomik getirileri üzerinden okumuş ve kültürel kimliğine yatırım yapmamıştır. Şehrin kültürel varlığını sürdüren ve yeniden üreten tiyatrolar, konser salonları, festivaller, kütüphaneler, sivil toplum merkezleri sadece sembolik olarak var olmuş ve toplumu dönüştürücü ve geliştirici fonksiyonlarını icra edememiştir. Sosyal demokrat bir CHP iktidarının öncelikli hedeflerinden biri de sağlıklı bir toplumun ana unsuru olan çağdaş kent kültürünün tüm İstanbul’da uygun mecralarda var olmasını sağlamak; semtler ve bölgeler arası kültürel ilişkileri artırıp ortak bir İstanbulluluk kimliğinin inşasına katkı sağlamaktır.
Yorum Yap