Diyanet İşleri Başkanlığı'na İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş atandı
“Bir çerez paralık tatili emekliler hak etmiyor mu?”
Emeklinin aylığı konut ve gıdaya gidiyor; faturalar da ödenince elde avuçta bir şey kalmıyor. Avrupalı emekliler Türkiye’deki 5 yıldızlı otellere rahatça gelirken, bizim emeklilerimiz için tatil adeta hayal. Emeklilerimizin, yılda bir haftalık tatil imkânı yok.
Öte yandan turizmde son yıllarda sayıları rekor hızla artan oteller, ana sezonda bile dolmuyor, ölü sezonda adeta sinek avlıyor, yatak kapasitesi dolmuyor. En gözde turizm merkezlerinden Antalya’da bile doluluk oranı sezon dışında yüzde 30’lara iniyor.
Emekliler için, uygun dönemlerde ucuz konaklama imkânı çok kolayca sağlanabilir; bedeli, “sosyal devlet” anlayışıyla, mevcut kamu kaynakları ya da oluşturulacak fonlarla finanse edilebilir. Devlet, yılda 3 milyon dolayında emeklinin tatil masrafının yarısını karşılasa bunun yıllık maliyeti 500 milyon lirayı, tamamını üstlense bile maliyet 1 milyarı bulmuyor.
“Emekliye tatil” uygulamasından, turizm sektörü de kazançlı çıkar; oteller ana sezon dışında da doluluk sağlar, sezonluk çalışanlarını sürekliye çevirir; istihdama katkı sağlanır.
Kamu araçlarına yılda ödenen 3.3 milyar lira için “çerez parası” deniyor. Kamu kaynakları kullanımında israf şampiyonu olan ve tasarrufu sadece plaket maliyeti olarak gören bu devletin milyonlarca emeklisine yılda bir hafta tatil yaptıracak üçte bir çerez parası yok mudur?
Ülkemizde 11 milyona yakın emekli bulunuyor. İşçi emeklileri ortalama 1.002,80 TL, emekli esnaf ortalama 1.043,50 TL, memur emeklisi ortalama 1.529 TL aylık alıyor. Aylıklar; SSK emeklilerinde 956, esnaf emeklilerinde 781,80, memur emeklilerinde 1.230,10 TL’ye kadar düşüyor. Emekli aylığının büyük bölümü mutfak ve konut harcamasına gidiyor. Elektrik, su, doğalgaz vb. faturalarını da ödeyince emeklinin elinde avucunda bir şey kalmıyor.
Bu nedenle ülkemizde bir emeklinin, kendi bütçesiyle gidip bir hafta tatil yapması neredeyse imkansızdır. Emeklilerin çoğu artık hiç kullanmadıkları ‘tatil’ sözcüğünün varlığını dahi unutmak üzere! Avrupalı emekliler, sosyal devletin sağladığı imkânlarla, Türkiye’deki 5 yıldızlı otellere rahatça gelip tatilini yaparken, bizim emeklilerimiz için böyle bir tatil adeta hayal…
SAYILARI HIZLA ARTAN OTELLER DOLMUYOR…
Öte yandan Türkiye’de son yıllarda hızla artan turizm yatırımları ile atıl bir kapasite ortaya çıkmış bulunuyor. Resmi verilere göre turizm işletme belgeli tesislerde 1990’da 173 bin olan yatak kapasitesi 2013 itibariyle 750 bine yaklaşmıştır. Bu yatak kapasitesinin de yaklaşık 310 bini Ege ve Akdeniz bölgelerinde olmak üzere toplamda 370 bini 1. Sınıf (5 yıldızlı) otel, tatil köyü ve termal otellerde bulunmaktadır.
Ancak Türkiye’nin son yıllarda rekor hızla artan 5 yıldızlı otelleri, turizmde en parlak dönem olan yaz aylarında bile tam doluluk oranına ulaşamadığı gibi, ana sezon dışında adeta sinek avlıyor, doluluk oranı düşük kalıyor. Bu yılın ilk dört ayında Türkiye otellerinde doluluk oranı yüzde 60,8’de kaldı. Her yıl Kasım, Aralık, Ocak, Şubat, Mart aylarını kapsayan beş aylık dönem ise turizmde ölü sezondur. Ölü sezonda turizm tesislerinde doluluk dibe inmektedir. En gözde turizm merkezlerinden Antalya’da bile doluluk oranı bu dönemde yüzde 30’lara düşmektedir. Ayrıca kış turizmi yapılan Bolu Kartalkaya, Uludağ, Palandöken gibi kayak merkezleri neredeyse yılın 6-7 ayında boş kalmaktadır. Emeklilerimiz turizm yoğunluğunun olmadığı aylarda buralarda rahatlıkla tatil yapabilmelidir.
GELİN BİR HESAP YAPALIM…
Nisan-Haziran gibi turizmde en parlak sezonun henüz başlamadığı üç aylık bir dönemde, ortalama turizmde yüzde 70 doluluk oranına ulaşıldığı, yani sadece yüzde 30’un boş kaldığını varsaysak bile ülke genelindeki 750 bin yatak kapasitesinin 250 bini atıl demektir.
Atıl kalan bu yatak kapasitesinden, emekliler yararlandırılabilir. Bu üç aylık süre birer haftalık dönemlere böldüğümüzde, 13 tatil dönemi eder. Bu 13 dönemde 250 bin yatak kapasitesi ile 3 milyon 250 bin emekliye, Akdeniz ya da Ege otellerinde birer haftalık tatil imkânı yaratılabilir.
Her yıl başvuranlar içinden çekilecek kurayla emekliler dönüşümlü biçimde bu imkândan yararlandırılabilir. Böylece isteyen emeklilere iki üç yılda bir tatil sırası gelecektir. Uygulamanın yılın tümüne yayılması durumunda ise emeklilere her yıl tatil imkânı yaratmak mümkün olacaktır.
Yatakları boş kalan 5 yıldızlı otellerin, “5 gün 4 gece, her şey dâhil, kişi başı 250 TL”ye tatil kampanyaları göz önüne alındığında bir haftalık tatilin maliyetini 300 TL’den hesaplamak yanlış olmayacaktır. Bu durumda 3 aylık dönemde 3 milyon 250 bin emeklinin toplam tatil maliyeti 975 milyon lira edecektir. Bu bedel, “sosyal devlet” anlayışıyla kamu tarafından, mevcut kaynaklarla, ya da oluşturulacak yeni fonlarla finanse edilebilir. Bu bedelin yarısının dahi kamu kaynakları ile karşılanması emekliye yılda bir hafta tatil yapma imkânı sağlayacaktır ki bunun da maliyeti 500 milyon liranın altında bir tutardır.
Bu uygulamadan turizm sektörü de kazançlı çıkacaktır. Bu şekilde oteller ana sezon dışında da sinek avlamak, zararı sineye çekmek yerine, doluluk sağlayacaktır. Oteller sezonluk olan çalışanlarını sürekliye çevirecek; uygulama istihdama da katkı sağlayacaktır.
Kamu kaynaklarının kullanımında israf şampiyonu olan AKP hükümeti, CHP’nin “emekliye yılda 2 ikramiye” vaadine, “kaynak yok” gerekçesiyle karşı çıkmaktadır.
Aynı AKP, kamuda makam araçlarına bir yılda harcanan 3,3 milyar lira için “çerez parası” diyor.
Oysa devlet, her yıl 3 milyon dolayında emeklinin tatil masrafını üstlense bile bunun yıllık maliyeti 1 milyar lirayı bulmuyor. Kamudaki araç savurganlığında gidilecek üçte bir oranındaki tasarrufla, bunun tamamı karşılanabilir.
Diyanet İşleri Başkanı, 3 milyon liralık zırhlı lüks makam aracına binerken, yıllarca çalışıp bu ülkeye hizmet etmiş yurttaşlarımızın da emekliliklerinde yılda en az bir hafta tatil imkânına sahip olmaları en doğal haklarıdır.
Bu devletin milyonlarca emeklisine, ahir ömründe, yılda bir hafta tatil yaptıracak üçte bir çerez parası yok mudur?
Yorum Yap