Aksünger: AKP tarafından vatandaşı fişlemek için ‘milli e-posta’

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın, katıldığı bir televizyon programında milli e-posta sistemi geliştirildiğini, sistemin 2018 yılı sonunda kullanıma açılacağını söylemesi üzerine konuyla ilgili bir  açıklama yaptı.

Genel Başkan Yardımcısı Aksünger’in basın açıklaması şöyle:
“Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, katıldığı televizyon programında milli e-posta sistemi geliştirildiğini, sistemin 2018 yılı sonunda kullanıma açılacağını açıkladı.
Sayın Bakanın konuyla ilgili pek bilgisi olmadığı hem konuşurken takındığı çekingen tavırdan, hem de kurumsal ve bireysel kullanımı karıştıran sözlerinden rahatlıkla anlaşılıyor.
Öncelikle, artık olgunlaşmış ve standartları yerleşmiş bir iletişim aracı olan e-posta, kamu kurumlarının hemen hemen tamamı tarafından kendi sistemlerinde veya yerli veri merkezlerinde barındırılıyor. Yani Arslan’ın “e-postanızı attığınız zaman ülke dışına çıkıyor, dünyada bir takım yerleri dolaşıp Türkiye’ye geliyor” sözleri gerçeği yansıtmıyor. Kamu kurumlarının kendi aralarında yaptığı e-posta yazışmalarında neredeyse hiçbir zaman ülke dışına çıkan bir internet trafiği olmuyor, hatta zaman zaman iki kamu kurumunun sunucuları aynı veri merkezinin içinde olduğu için, mesajın aynı bina içinde aktarılmasından ibaret bir işlem yapılıyor. Halen yurtdışından hizmet alan kamu kurumu kaldıysa, bunlar Türkiye içine hızla taşınabilir ve bu sorun da çözülür.
Diğer taraftan, kamu kaynaklarını neredeyse sınır tanımadan kullanan devlet kurumlarının birçoğunun, başta Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık olmak üzere, e-posta sunucuları uluslararası SPAM kara listelerinde bulunuyor. Merkezi bir e-posta servisinin bu tür SPAM listelerine düşmesi, bir veya birkaç kurumu değil, tüm Türkiye e-posta trafiğinin SPAM olarak işaretlenmesine sebep olabilir.

Arslan’ın sözünü ettiği “dünyada bir takım yerleri dolaşan mesajlar” ise, küresel e-posta servislerini kullanan bireysel kullanıcılar ve şirketler açısından doğru bir ifade. Ancak burada da, ücretsiz servisler, dünya genelinde denetlenen güvenlik önlemleri ve reklama dayalı gelir modeliyle bireysel kullanıcılara kaliteli hizmet sunuyor. Bu şirketler veri güvenliği ve kişisel verilerin gizliliği konusunda çok ciddi önlemler almak durumunda, çünkü bu işi ticari olarak yapıyorlar. Ulaştırma Bakanlığı vatandaşa aynı kalitede ve ücretsiz e-posta servisi sunmak için yıllarca çalışmalı, üzerine de ticari bir şirket gibi reklama dayalı işlere girmeli. Bunlar devletin işi midir, kamuoyunun takdirine sunuyorum.
Gizlilik konusuna gelirsek, AKP hükümeti yasa dışı dinlemeler, fişleme ve niteliksiz kadrolaşma konusunda çok geniş bir sabıka listesine sahip. Kamu kurumlarını tek bir çatıda toplaması, kendi personelini izleme şüphesi yaratıyor. Vatandaş açısından ise, son yıllarda devam eden baskıcı ve sansürcü zihniyetin bireylerin gizli ve kişisel e-posta iletişiminin tam ortasına oturması büyük tehlike olacaktır. Bu sistem üzerinden geçen mesajların AKP tarafından vatandaşı fişlemek için saklanacağını tahmin etmek güç olmasa gerek.
Bir diğer risk alanı ise, bilgi teknolojileri ve veri güvenliğinde sicili hiç de iyi olmayan bir hükümetin, devletin ve vatandaşın güvende tutulması gereken e-posta mesajlarını saklamaya ve yönetmeye girişmesi. Bireysel e-posta şifrelerini çaldıran, seçmen kayıtlarını hacker gruplarına kaptıran, bilgi güvenliği konusunda hem bireysel, hem de kurumsal anlamda sınıfta kalan hükümet, olası bir saldırı durumunda tüm Türkiye’nin e-posta trafiğini tehlikeye atacak işlere girişecek yetkinlikte değildir.
Bakanın açıklamasında dikkat çeken bir konu da, projenin kamu – özel sektör işbirliğiyle geliştirildiğine dair açıklamalar. Milli e-posta servisini hangi özel şirketle birlikte geliştiriyorlar, bunun ihalesi ne zaman yapıldı, ne kadar kamu kaynağı kullanılıyor, tüm vatandaşların bilmeye hakkı var. Şirket adının, ihale ve şartların belirsiz olması, projenin kamu ihale mevzuatına uygun bir şekilde yapılmadığı, hatta örtülü ödenekten finanse edildiği kuşkusuna sebep oluyor.”