Aklını ve ruhunu koru

Sevgili Okurlarım,

Aklınızı ve ruhunuz koruyun. Akıl ve ruh sağlığı yerinde olmadıktan sonra beden sağlığınız yerinde olsa ne yazar. Sadece evrende yer kaplarsınız o kadar.

Şimdi bunu neden yazdım, açıklayayım:

Son zamanlarda yaşadıklarımıza, Covid-19 ile mücadelemize, koyulan yasaklara, değiştirilen yasalara, neredeyse vatan haini dediğimiz insanların ve ırz düşmanı katillerin elini kolunu sallaya sallaya hapislerden çıkmasına, iktidar partisine muhalefet edenlere, etmeye çalışanlara ve bizlere ve düştüğümüz durumlara baktığımda inanın ben aklımı ve ruhumu zorluyorum.

Covid-19 ile mücadelemizde 2020 Mart ve Nisan aylarında gerçekten övünülecek durumdaydık. Sağlık çalışanlarımız canla başla çalışıyor, vatandaşlar kurallara uyum sağlıyor, dikkat ediyor sürekli medyada “Evde Kal” spotları dönüyor, 14 kural hatırlatması yapılıyordu. Bizler de sosyal medya hesaplarımızda “evde kal” mesajları veriyorduk öyle değil mi? Adeta bir olağanüstü hal söz konusuydu. Ne güzel uyduk kurallara. Virüs kontrol edilebiliyordu. Sağımızda solumuzda yakınlarımızda komşumuzda henüz pozitif çıkan yoktu, duymuyorduk.

Sonra yaz geldi. Kafeler açıldı, seyahat engelleri kalktı, sınırlar açıldı, olan oldu. Üç ay evde kalan insanımız sıcak havaların etkisiyle ve vaka sayılarının da azalmasıyla kendini tatillere attı. Deniz, güneş, kum… Kabak çiçeği gibi açıldık, sahillere saçıldık.

Durum yine de iyi gidiyordu. Sonra Sonbahara girdik tekrar vakalar arttı. Bu sefer üstelik mutant virüs çıktı.

Fakat gel gelelim ki insanımızın umurunda değil bu sefer. Kim korkar Korona’dan dercesine mesafe, maske, hijyen kuralı çöpe atıldı. Kurallar geçerliliğini koruduğu halde kimse takmadı virüsü. “Bana bir şey olmaz” sendromu virüsten daha hızlı yayıldı.

Ne oldu? İşte bugünlere gelindi. Şimdi her beş kişiden üçü pozitif, tanıdıklarımız dostlarımız en yakınlarımız hastanelere düştü, bazıları kurtuldu bazılarını ne yazık ki kaybettik. 14 Nisan’da Covid-19 tablosunda Türkiye'de her 3 saniyede 2 kişinin Koronavirüs'e yakalandığını gördük. Ölüm hızı 5 dakikada 1 kişiye yükselmiş. Türkiye, 100 bin kişiye düşen hasta sayısı bakımından uzak ara dünya lideri oldu.

Yapılması gereken açıkça belli ayrıca bilim de söylüyor: Uzun süreli tam kapanma! Ben de diyorum ki tam kapanma ve acilen sağlık olağan üstü hali ilan edip “Çıkma, evde kal” uyarıları yapmak. Tıpkı başlangıçta olduğu gibi. Bunu başkan demiyorsa muhalefet bangır bangır bağırmalı.

Sizler de gördünüz ve yaşadınız Cumartesi Pazar sokak yasağı olmasına rağmen herkes inadına sokakta sanki. Eline bir izin kağıdı alan arabaya atlıyor. Ne bir denetleme ne bir sorgulama… Gençler, 65 yaş üstü ve çocuklar zaten hep dışarda, zaten olsunlar da. (Hani yasak deniliyor onu söylüyorum ben) Kafeler tam kapasiteli çalışmayacak denildi kafeler restoranlar hiç olmadıkları kadar tıka basa doldu. Okullar açıldı ama zaten kurslar ve anaokulları hep açıktı. Alışveriş merkezlerini ve semt pazarlarını hiç söylemeyeyim. Açık hava riski azaltıyor dendi sahillere inildi, maskeler kollara takıldı yine dip dibe. Kongreler, toplantılar yapıldı kol kola. Cumartesi Pazar alkol yasaklandı. Alkol tüm kötülüklerin anası çünkü! İftar yemekleri, ev gezmeleri yasak ama bazıları hariç. Sosyal medyada zır cahil bir doktor kalkıp maske zararlı dedi maskeler yakılmaya başlandı…

Yani bu memlekette doğmasam dışardan biri olarak acaba bugün Türkiye’de ne komiklikler oldu diye gündemini takibe alırdım. Çünkü o kadar traji komik olaylar oluyor ki…

Kendimizi korumak zorundayız. Dışarı çıkmayın, EVDE KALIN. Durum sizin düşündüğünüzden çok daha vahim. Siz siz olun Amigdalası çalışmayan cahiller furyasına katılmayın.

OYNATMAYIN. DOKTOR DA YOK HASTANE DE…

Aklınızı ve ruhunuzu daima koruyun!