39 yıl sonra ‘katliama, Katliam demeyi yasakladılar!’

Bundan tam 39 yıl önce 19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında Maraş’ta yaşayan alevi yurttaşlara yönelik katliamı gerçekleştiren zihniyetin siyasi temsilcileri bugün iktidar koltuğundalar. Aynı gerici ve yobaz anlayıştan geldikleri öyle belli ki, dünün katliamcılarının bugünkü siyasal uzantıları Maraş katliamına “katliam” demeyi ve katledilenleri anmayı yasaklıyor.

Bundan tam 39 yıl önce 19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında Maraş’ta yaşayan alevi yurttaşlara yönelik katliamı gerçekleştiren zihniyetin siyasi temsilcileri bugün iktidar koltuğundalar.

Aynı gerici ve yobaz anlayıştan geldikleri öyle belli ki, dünün katliamcılarının bugünkü siyasal uzantıları Maraş katliamına “katliam” demeyi ve katledilenleri anmayı yasaklıyor.

Bu konuda geçtiğimiz birkaç gün içinde iki önemli gelişme yaşandı.

MARAŞ KATLİAMINDA ÖLENLERİ ANMAK YASAKLANDI!

Maraş katliamının yıl dönümüne günler kala Valilik, kentte bir ay sürecek etkinlik yasağı ilan etti. Valiliğin duyurusuna göre kentte 12 Ocak’a kadar tüm anma, yürüyüş, basın açıklaması ve benzeri etkinlikler yasaklandı.

19 Aralık 1978’de yaşanan Maraş katliamının 39’uncu yıl dönümüne sayılı günler kala, Valilik anma, yürüyüş, basın açıklaması ve benzeri tüm etkinlikleri 12 Ocak 2018 tarihine kadar yasakladı.

MARAŞ KATLİAMINA KATLİAM DEMEK YASAKLANDI!

Meclis Başkanlığı, HDP’li vekilin Maraş katliamının araştırılması amacıyla komisyon kurulması önergesini iade etti. Gerekçe ise “katliam” ifadesi.

Maraş’ta 120 kişinin öldürüldüğü katliamın 39’uncu yıl dönümünde, HDP Antep Milletvekili Mahmut Toğrul’un imzasıyla Maraş, Sivas ve Gazi katliamları hatırlatılarak, benzeri provokasyonların önüne geçilmesi amacıyla Meclis bünyesinde bir araştırma komisyonunun kurulması talebiyle önerge verildi. Ancak “katliam” ifadesi gerekçe gösterilerek önerge, Maraş’ın yıldönümünde iade edildi.

MARAŞ KATLİAMI NEDİR?

Maraş katliamı, 19-26 Aralık 1978’de Maraş’ta meydana gelen alevilere yönelik katliam… Resmi rakamlara göre yedi gün süren olaylarda 120 insan öldürüldü. Alevilere ait 200’ün üzerinde ev yakıldı, 100’e yakın iş yeri tahrip edildi. Yirmi üç yıl süren davalar sonunda 22 kişi idam, yedi kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1 ilâ 24 yıl arasında ceza aldı. Katliamda önemli rol oynayan 68 kişiye ise ulaşılamadı.

KATLİAM NASIL TEZGAHLANDI?

Maraş katliamı, devlet destekli ülkücü çetelerin ve dinci-gericilerin düzenledikleri komplolar sonucu, resmi rakamlara göre 120, alevi kaynaklarda dile getirildiğine göre 500’e yakın insanın yaşamını yitirdiği, binlercesinin yaralandığı ve kalıcı sakatlıklara uğradığı, kadınlara tecavüz edilip çocuklar ve yaşlıların öldürüldüğü insanlık dışı olaylarla tarihe kazındı.

12 Eylül faşist darbesinden iki yıl önce, 1978 yılının Aralık ayında tırmandırılan milliyetçi ve gerici hezeyan sonucu Maraş’ta yaşananlar, peşi sıra 11 kentte sıkıyönetim ilan edilmesine ve aynı senaryoların Sivas ve Çorum’da da sahnelenmesine bakılırsa, 12 Eylül’e giden yolu açmak amacı güdüldüğü anlaşılan provokasyonların öncüsü ve en kapsamlısıydı.

Dönemin yükselen ve alevi yurttaşların da ciddi anlamda desteğini gören toplumsal muhalefetini geri çekip sindirmek hedefi de güdülen katliamın ardından sol içerikli dergiler kapatıldı.

MİT, MHP, Genelkurmay tarafından tezgahlanan oyun, 19 Aralık günü başladı. MHP üyesi ülkücüler, Sovyet karşıtı “Güneş Ne Zaman Doğacak” adlı filmi kente getirtti ve filmin gösterildiği Çiçek Sineması’nın bombalanmasıyla beraber, ülkücüler tarafından saldırıyı solcuların yaptığı söylentisi yayıldı. Oysa saldırının asıl failinin soyadı bugün Şendiller olan ülkücü Ökkeş Kenger idi. Patlamanın ardından sinemadan çıkanlar, ülkücüler tarafından kışkırtılarak, PTT ve CHP binalarına saldırmaları sağlandı.

20 Aralık günü, yoğun olarak Alevilerin yaşadığı bir mahalledeki kıraathaneye bombalı saldırı düzenlendi. 21 Aralık’ta da Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu adlı TÖB-DER (Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği) üyesi iki solcu öğretmen, okul çıkışında katledildi. İki öğretmenin cenaze töreni günü de yine ülkücüler meydandadır. Maraş Müftüsü, resmi araçla kent sokaklarında dolaşarak Alevilere karşı saldırıya geçilmesi yönünde kışkırtıcı çağrılar yaparken, çevre ilçe ve köylerden getirilen birtakım kişiler de cenaze alayına saldırır.

Alevilerin yoğun olarak yaşadığı mahallelere giren ülkücüler yaralama olaylarına karışırken ev ve iş yerlerine de saldırdılar. DİSK, TÖB-DER, POL-DER, CHP, TİKP ve Tekstil Sendikası binaları özellikle hedef gözetilen yerler arasındadır.

DEVLET İZLEDİ

Katliamın asıl korkunç gelişmeleri 24 Aralık’ta, Alevilerin yaşadığı mahallelerde halka otomatik silahlarla saldırılması ile başlar, işaretlenen evlerde kadın, çocuk ve yaşlılar dahil pek çok insan kurşuna dizilir, onlarca kadın tecavüze uğrar, evler ve iş yerleri ateşe verilir.

Dönemin İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı, olayların, solcuların tahrik etmesiyle ortaya çıktığını iddia ederken bir yandan da jandarmanın ilk üç gün boyunca, olayların önüne geçecek herhangi bir girişimde bulunmadığı gözlenir. Tam dört gün boyunca devam eden cinayetler, dönemin Bülent Ecevit başkanlığındaki hükümetinin kentte sıkıyönetim ilan etmesiyle sona erer. Olayların ardından kentte yaşayan Alevilerin neredeyse tamamına yakını göç etmek zorunda kalır.

1991 yılına dek süren Maraş Katliamı Davası’nda, 804 kişi yargılanır ve çeşitli cezalar verilir. Dosya, Yargıtay’ın bozma kararının ardından, 1991’de yeni çıkarılan Terörle Mücadele Yasası’na dayanarak kapatıldı. Katliamın tertipçileri ve failleri, böylece cezasız bırakıldı. Davanın bir numaralı sanığı Ökkeş Kenger beraat ettirilirken, beraatinin ardından Şendiller soyadını alır ve ilerleyen yıllarda da ANAP-BBP ittifakıyla Kahramanmaraş milletvekili seçilir, hatta Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyeliğine getirilir.

O dönemde Ülkü Ocakları Başkanı ve Başkan Yardımcısı da yargılanır, fakat Ökkeş Şendiller katliamın en bilinen ismidir. Olaylar Devrimci Savaş Örgütü’nün üstüne yıkılır, ülkücü sanıkların hepsi serbest bırakılırken solcular cezalandırılır.

KATLİAMDA DEVLET KANITI

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in ölümünün ardından, özel arşivinden çıkan 3 Ocak 1979 tarihli bir raporda, Maraş Katliamının MİT tarafından organize edildiğinin belirtildiği, katliamı örgütleyen dört MİT şefinin isimlerinin açıkça ifade edildiği ortaya çıktı. Bu raporda, MHP’nin ve Alparslan Türkeş’in katliamdaki sorumluluğu da açıkça belirtiliyordu. Katliamın ardından İçişleri Bakanlığının gönderdiği özel araştırma ekibinin hazırladığı rapor ise kamuoyuna açıklanmadı.

CIA ajanı Paul Henze’nin Maraş Katliamından bir hafta önce Maraş’ta görüşmeler yaptığı, katliamın bu görüşmelerde planlandığı da iddialar arasında yer alıyor. Katliamda kullanılan bazı silahların İskenderun’daki NATO cephaneliğinin envanterinde yer aldığı da iyi biliniyor.

Maraş Katliamını başlatan Çiçek Sineması’na bomba atılması olayının faili ve sonradan açılan davanın bir numaralı sanığı Ökkeş Şendiller ise, devlet televizyonu TRT’nin 12 Eylül’ü konu alan “Şahların Labirenti” adlı belgeselinin Maraş katliamından bahsedilen bölümüne, dönemin ülkü ocakları başkanı, BBP’nin helikopter kazasında ölen Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte katılmış ve ikisi de “tanık” olarak adlandırılmıştı. İkili, Maraş Katliamını, “aralarında Hrant Dink’in de bulunduğu komünist militanların gerçekleştirdiği”ni iddia etme cüreti sergileyebilmişlerdi.

Ökkeş Şendiller hâlâ katliamın sanığı değil, tanığı olarak belletilmeye çalışılarak, ülke sağının aklanması operasyonunda önemli bir figür olarak varlığını koruyor.

Bugün Maraş Katliamı dosyası sessizce kapatılmış bulunuyor.

Tıpkı Sivas Katliamı davasının zaman aşımından düşürülmesi gibi…